Salvador Dali'nin Hayatı

Gönderi Tarihi: 03.10.2024

Salvador Dali’nin Hayatı

11 Mayıs 1904 yılında İspanya’nın Figureas isimli şehrinde dünyaya geldi Salvador Dali. Aslında ailenin ikinci çocuğuydu, fakat büyük kardeşi o doğmadan önce sindirim yolu iltihabı nedeniyle yaşamını yitirmişti. Salvador ismi aslında ilk çocuğa aitti, ancak onun acı kaybı sonrası bu isim bir resim dehası olan Salvador Dali’ye miras kalmıştı.
Dali’ye büyük kardeşinden kalan tek miras bu da değildi. Aile, çocuklarının ölümü sonrası zor günler yaşamaya başlamıştı. Bu durum onun anısını canlı tutma çabasına girmelerine neden oldu. Dali üzerinde ilerleyen bu çaba, ünlü ressamın çok küçük yaşta bir kimlik bunalımına girmesine yol açtı.  1907 senesinde, yani Dali üç yaşındayken, küçük kardeşi Ana Maria doğdu.
Yeni gelen kardeşiyle birlikte Dali’nin üzerindeki baskı tamamen kalktı. Aile üyeleri tarafından el üstünde tutulmaya ve bu nedenle de son derece şımarık tavırlarda bulunmaya başladı. Hırslı ve bir o kadar da kendine düşkün bir çocuktu Dali. Ancak dehası tartışılamazdı. Yaşının küçük oluşu, onun resim yapmasına engel değildi. Üstelik annesi tarafından da tam destek görüyordu.
İlk sergisini 1919 yılında, henüz 15 yaşındayken bir belediye tiyatrosunda açtı. Bunun olmasında annesinin de oldukça önemli bir rolü vardı. Ne yazık ki serginin gerçekleşmesinden tam iki yıl sonra, annesini bir Şubat zamanı kaybetti. Kendisini derinden sarsan bu büyük kaybın ardından, aynı yılın sonbahar döneminde  Madrid’e gitti.
Buraya gidiş amacı ise kabul aldığı San Fernando Güzel Sanatlar Akademisi’nde okumaktı. Burada geçirdiği iki senenin ardından bir takım nedenlerden dolayı okuldan uzaklaştırılmasına karar verildi. Geri dönmesinin üzerinden çok geçmeden de okuldan kesin olarak kovuldu.
İlk kişisel sergisini açması ise 1925 yılında gerçekleşti. Sergi Barcelona’da bulunan Dallmau isimli bir galeride yapıldı. Bir sene sonra Paris’e gitti ve orada Pablo Picasso ile tanıştı. Bu tanışma onda oldukça derin etkiler bıraktı. Picasso’ya fazlasıyla saygı duyuyordu.
İlk sürrealist film olma özelliği gösteren Bir Endülüs Köpeği isimli kısa filmini 1929 yılında Luis Bunuel ile birlikte çekti. Bu film önemli çevrelerin son derece dikkatini çekti ve büyük yankı uyandırdı.