› Forumlar › Cafe almancax › Seri Katiller
-
SERİ KATİLLERİN CESET PARÇALAMA TAKINTISI
Psikiyatr ve kriminoloji uzmanı olan Louise Coldren’in seri cinayetler
işleyen katiller hakkında yazdığı birçok eser vardır. Son kitabı olan ‘Seri
Cinayet İşleyen Katiller ve parçalama’ da, yıkma kavramına eğiliyor ve
oradan da bu tür katillerdeki diğer bir temel eğilime yaklaşıyor:
teşhircilik. Coldren teorisini Polaroitli Katil olayına uyguluyor.
Seri cinayet işleyen katillerin yüzde 77’si kurbanın bedenini kesme veya
parçalama yöntemi kullanır. ‘Minneapolis Kemikçisi’ denilen Nat Sheridan
öldürdüğü fahişeleri parçalayıp kemiklerini çıkarıyordu. ‘Mobile Sütçüsü’
Condrad Bercovitch, kurbanlarının organlarını eski sevgililerinin evlerine
bırakıyordu. Katil işi parçalamaya kadar vardırmasa da genel olarak kurbanın
bedenine öfkeyle saldırır: gözlerini oyar, kulak veya parmaklarını
keser; cinsel organlarını doğrar v.b.Bu özellik nasıl açıklanabilir? İlk açıklama, bu katil tipinin psikolojik
olarak dayanıksız, şiddete başvuracağı önceden kestirilemeyen ve önüne
geçilemeyen bir kişi olduğu şeklinde yapılır. Katilin böyle anlarda
kontrolünü kaybettiği ve işi aşırılığa vardırdığı söylenir. Doğrusunu
söylemek gerekirse, bu açıklama gerçeğe dayanmayan kolaycı bir açıklamadır:
katillerin gayet sakin, zeki ve eylemlerinde son derece bilinçli kişiler
olduğu artık biliniyor. Bu teori aynı zamanda başka temel bir sorunun da
gözden kaçmasına neden olur: seri cinayet işleyen katil mantığını kaybeden
biriyse, neden daha korkunç şeyler yapmıyor da sadece kurbanının bedenini
parçalıyor?PARÇALAMA DOĞAL SÜRECİN İNKARIDIR
Bu yoldan giden bazı New Yorklu psikiyatrlar, seri cinayet işleyen katiller
üzerine araştırmaları kararlı bir biçimde ilerletti. Seri cinayet işleyen
katil meramını öldürerek anlatır. Normal bir kişinin düşünsel alanda
üretimine, toplumsal ilişkilerine, sanata vs kanalize edebildiği
arzularından ve yoksunluklarından, seri cinayetler işleyerek kurtulur. Bu
varsayıma göre, cinayetteki ayrıntıları, katilin kendini diğer insanlara
ifade etmesi olarak kabul edebiliriz. Peki bu koşullar altında parçalama ne
anlama gelmektedir?Bize göre parçalama, doğal sürecin bir inkarını oluşturmaktadır. Katil
kendini, insanı yaratan büyük mimarın yerine koyar ve kendi yaptığı işi
herhangi bir biçimde bozar. Yıkarak ya da daha doğrusu, yapılanı yıkarak
yeni bir şey yaratmaktadır. Bu varsayım ilgililerin açıklamalarıyla da
doğrulanmaktadır. Örneğin Nat Sheridan neden kurbanlarının kemiklerini
çıkardığını soran yargıca şu yanıtı vermişti: ‘Bu kadınlar, Sayın Yargıç,
günahkardı, göklerin krallığına asla giremezlerdi. Tozun toza dönüşeceği
deyimini bilirsiniz. Onların iskeletini ufaladım, onları toza dönüştürdüm,
yaptığım budur, Sayın Yargıç, yaptığım budur, onları toprağa geri verdim ve
o zaman Tanrı’nın sağına oturdular’ 1986’da Phoenix bölgesinde yedi
eşcinselin bacaklarını kesen Matthew Russell da aynı şekilde şunu
söylemişti: ‘Onlar (kurbanlar) ayakta durmayı hak etmiyordu.’ Katil yaptığı
işi bozar, çünkü ya yaptığı iş onu tatmin etmemiştir ya da onu ezen Tanrı’yı
küçümsemektedir. Ne olursa olsun, ruhsal gerginliğin giderilmesi için
yıkma dürtüsünden çok, yapılmış olanı yıkma dürtüsünden söz etmek akla daha
uygun olur.Bu eğilim, Polaroitli Katil’de çok net bir biçimde göze çarpıyor.
Kurbanlarının farklı organlarını kesmesi, kendi gücünü bir biçimde kanıtlama
olarak yorumlanmalıdır: Polaroitli Katil, herhangi bir organı alıp götürme
gücüne sahip olduğunu göstermektedir. Ruhsal gerginliklerine katlanamamakta,
onları yönetmektedir. Otopsi sonuçları da bir organı kesme eyleminin,
öldürme eyleminden önce yapıldığını göstermektedir. Katil, anestezi
altındaki kurbanının bu organ olmadan birkaç dakika yaşayabileceğini elbette
bilerek eyleminin tadını çıkarmaktadır.SONRA NE OLACAK ENDİşESİ
Teknikleri ve hareketlerinin ötesinde seri cinayet işleyen katilleri
birleştiren bir patoloji varsa o da teşhirciliktir. Cinayet karanlıkta
işleyen katil her şeyden önce reklam ışıklarını arar. Büyük bir çoğunluğu
suçlarını ve gerekçelerini hiç zorlanmadan itiraf eder; istisnasız hepsi de
eylemlerini anlatan gazete küpürlerinin koleksiyonunu yapar. ‘Davenport
Kasabı’ adıyla ün yapmış olan Harry T. Gozzen, derisini yüzdüğü kızların can
çekişmesini filme alıyordu. Onu evinde tutuklayan polislere bu kasetleri hiç
zorluk çıkarmadan verdi.Bu ‘sonra ne olacak’ endişesi aynı zamanda katilin sonunda neden
yakalandığını da açıklar. Birkaç ayın sonunda da sadece takma bir isimle
tanınıyor olmaktan sıkılacaktır; medya ona basit bir psikolojik durum ve
asla doğru olmayan dürtüler yakıştırmıştır. Öyle bir an gelir ki onu
boğmakta olan adsızlığı kırmak ve halka kendini anlatmak ister. Tedbiri
elden bırakır, avlarını seçerken daha az titizlik gösterir veya son işlediği
cinayet yerine geri gider: bilinçsiz olarak yakalanmak ister. Sanıldığının
aksine seriye son veren polis değil, katilin bizzat kendisidir. Nasıl
yakalanacağını da kendisi tasarlar, hatta kimileri bir basın toplantısı bile
düzenler.
Demir parmaklıkların arkasına geçince, röportaj vermeyi kabul eden,
anılarını yazan ve savcının sorularını kaçamaksız yanıtlayan normal bir
insan gibi davranır. Yaptıklarından seyrek olarak pişmanlık duyar ve
durumdan hemen hemen hiç şikayet etmez. ‘Dakota Canavarı’ Robin Smight
kendisini elektrikli sandalyeye mahkum eden karar okunduğunda sanki o an
infaza götürülecekmiş gibi üzerine ne giyeceğini soruşturmuştur.Polaroitli Katil aşırı gelişmiş teşhirciliğin tüm belirtilerini gösteriyor.
O öldürmüyor, cinayetlerini sahneye koyuyor. Eski bir ralli sürücüsü olan
yapboz oyuncusunun cesedini San Francisco’da parka bıraktığı arabanın
direksiyonuna yerleştiriyor. Edmunson’daki kurbanını-sağ bacağını kestikten
sonra- topa vurmaya hazırlanan bir futbolcunun pozisyonuna getirip öyle
bırakıyor. Detroit’te, Charles Wallerstein’ın asistanının sağ kolunu kesiyor
ve bir çukura atmadan önce onu yamaca tırmanan bir dağcı konumuna getiriyor.
Bu oldukça ürkütücü mizansenlerin iki hedefi var: bu tür gösterileri çok
seven medyanın ilgisini çekmek ve hayal gücünden yoksunluklarını simgesel
olarak kınadığı öteki katillere kendini göstermek.Polaroitli Katil’in cezasız kalma kaygısı ile keşfedilme arzusunun bir
karışımı olan teşhirciliğin esas göstergesi, kurbanlarının cebine özel
olarak bıraktığı fotoğraflarla eylemine imzasını atmasıdır. Her yeni
kurbanda kendi resminin bir parçasının, gazetelerde çıkmasının sevincini
yaşıyor. Seri cinayetler işleyen tüm katillerin düşünü gerçekleştiriyor:
fotoğrafı yayınlanıyor ve o hala serbest.
Bununla birlikte katilin kimliğini saptamak için henüz çok erken: iki bacak
ve bir kol robot resmini yapmak için yeterli değil ama cinayetler zincirinde
Polaroitli Katil’in çevresindeki kıskaç daralıyor. Aynı zamanda hem polisi
küçümsemekten memnun hem de bilinçsiz oalrak yakalanmayı arzulayan katilin
durumu bundan daha iyi nasıl açıklanır?Polaroitli Katil’i yakalama şansı var mı? Eğer planını uygulamaya devam
ederse, sıra yüzüne gelene kadar birkaç fotoğraf daha gerekiyor, bu da
kuşkusuz onun hemen yakalanmasına yol açacak. Bu durumda sorulacak tek bir
soru kalıyor: bundan önceki eylemlerini sahneye koyduğu gibi, tutuklanmasını
da sahneye koyacak mı?1. FBI’nin terminolojisine göre seri cinayet işleyen katil ‘Modus operandi
(benzer yöntemlerle) işlenmiş en az iç cinayetten sorumlu olan kişi’dir.
Bununla birlikte kriminologlar, özellikle de psikiyatrik patoloji eğitimi
almış olanların üzerinde gitgide daha fazla ısrar ettikleri görüşe göre, bu
katiller eylemlerine bir son vermeyi asla düşünmezler. Bu görüşü ilerletecek
olursak, seri cinayet işleyen katilin esas niteliği, yakalanana kadar aynı
suçu tekrarlamaktır. Bu makalede bu konuya tekrar döneceğiz.
2. Seri cinayet işleyen katillerin en çok kullandıkları silah olan bıçak ve
balta, ateşli silahların çok üstündedir. ABD’de işlenen seri cinayetlerde bu
silahların kullanılma oranı dörtte üçten fazladır.
3. Sheridan Davası’nda L. T. Bullow’un duruşma tutanaklarından.
4. Kriminolog John N. Popwell, 1974-1982 yılları arasında Teksas Eyaleti’nde
mahkum olmuş, seri cinayet işleyen yirmi altı katilin aileleriyle görüştü.
Böylece, seri cinayet işleyen katillerin psikolojik gelişmelerinde dini
eğitimlerinin belirleyici etken olduğunu gözler önüne serdi. Yirmi altı
denekten on beşi Pazar günleri gördükleri dini eğitimi ergenlik yaşlarından
sonra da sürdürmüştü.
5. Bazen ikisini birden yapanlar da vardır. En ünlü örnek ‘Sasktatchewan
Oduncusu’ Rudolph Markham’ın işlediği on dört cinayeti yerel bir radyo
istasyonundan itiraf etmesidir
-
fena bir konu galiba
enteresan güzel bi konu teşekkür
rica ederim.
Seri Katillerin Sözleri.
“Ben sadece sokakları temizliyordum.” Peter Sutcliffe
“İnsanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz.” David Smith
“Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.” John Christie
“Ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu.”
Dennis Nilsen“İnsanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum.” Susan Atkins
“Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar,onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz.” Charles Manson
“Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.” Charles Manson
“Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor. Değilim,ben bir canavarım. Ben Sam’in oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum.” David Berkowitz
“Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim.”
David Berkowitz“Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi.”Albert de Salvo
“Belki bir parça tuhafım.” George Joseph Smith
“Bir palyaço bile katil olabilir.” John Wayne Gacy
“Disneyland’da görüşürüz.” John Wayne Gacy
“Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimki de cesetler.”
Henry Blot“20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim.” Richard Ramirez
“Zamanımı gerçekten boşa harcadım.” Jeffrey Dahmer
“Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım.” Carl Panzram Son sözleri (cellâdına)
“Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun.Yaşam ya da ölümlerine karar veriyorsun.Bu pozisyondaki varlık tanrıdır.” Ted Bundy
“Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum.” Ted Bundy
“Bir insanın ölüm ve yaşamına karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki?”” Ted Bundy
“Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum.” Ted Bundy
“Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak.” Ted Bundy
“Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün?Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi,diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür.” Edmund Kemper
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.