Mirac Kandili…

Forumlar Cafe almancax Mirac Kandili…

ALMANCAX FORUMLARINA HOŞGELDİNİZ. FORUMLARIMIZDA ALMANYA VE ALMANCA HAKKINDA ARADIĞINIZ HER TÜRLÜ BİLGİYE ULAŞABİLİRSİNİZ.
    yücel
    Katılımcı

    Malumunuz cuma günü Mübarek Mirac Kandili… Basta almancax Formunun tüm üyelerinin ve bütün Islam aleminin Mübarek Mirac Kandilini kutlar, hayirlara vesile olmasini Cenab-i Hak´tan niyaz ederim…

    Miracın Bize Bakan Yönleri:

    Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü'min ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece mü'minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.

    İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.

    Mü'minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.

    Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
    Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.

    Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü'minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. “Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz” buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.

    Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir.
    Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, “Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin” dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir.

    Bediüzzaman Said Nursî, Sözler

    Romeoseyes
    Katılımcı

    Bilmukabele sizinde kandilinizi tebrik ederim.Hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.Selam ve dua ile…

    conseqly
    Katılımcı

    Herkese hayırlı kandiller,bu gecenin önemini idrak etme niyetiyle…selamlar.

    senna_
    Katılımcı

    herkesin mirac kandilini tebrik eder,hayırlara vesile olmasını dilerim:)

    MuhaяяeM
    Katılımcı

    Hayırlı cumalar.Kandiliniz mübarek olsun.
    Dualarınızda bize de yer vermeyi unutmayın..
      :)

    mondschein
    Katılımcı

    herkesin kandili mübarek olsun…

    Anonim
    Ziyaretçi

    Esselamu Aleykum.Cuma'nız ve Mirâc Kandiliniz mübarek olsun.  Ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu M. Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız M. Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir. (İsra :1) Mirac Gecesi, Recep ayının 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 yılı başlarında vuku bulmuştur. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.v)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis-i şerifde ayrıntılı biçimde anlatılır.  Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere:Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü. Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü. Sabahleyin Mescid-i Haram'a çıkıp Kureyş'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp dinden çıktı. Birtakım erkekler Ebû Bekir'e koştular.Ebu Bekir;”Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur” dedi.Onlar:”Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?” dediler.O da:”Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum” dedi. Bunun üzerine kendisine Sıddık unvanı verildi.Kureyşliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardı. Bunlar, onun vasıfları ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanımlamasını istediler. Derhal Hz. Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakıp anlatıyordu.”Gerçi Beytül-Makdis'i tanımlamada isabet etti.” dediler.Sonra:”Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?” dediler.Peygamber (s.a.v)”Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ'da idi. Bir deve kaybetmişler arıyorlardı. Yüklerinde bir su kadehi vardı. Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?” buyurdu.”Bu da diğer bir alâmettir” dediler. Sonra sayıların, yüklerini ve görünüşlerini sordular.Bu defa da kervan olduğu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:”İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler”.Bunun üzerine:”Bu da diğer bir âyettir” dediler ve o gün hızla Seniyye'ye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi:”Güneş doğdu!” diye haykırdı. Diğer birisi de:”İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz. Muhammed'in) dediği gibi” dedi. Böyle olduğu halde yine iman etmediler de:”Bu apaçık bir büyüdür.” dediler. Bazıları göğe yükselmenin de “Burak” üzerinde meydana geldiğini söylemişler ise de gerçek olan şudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar İsrâ (gece yolculuğu) Burak ile olmuş. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmuştur.  Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki:”Beytü'l-Mak-dis'te olanları bitirdiğim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker. Arkadaşım, beni, onun içinde kapılardan bir kapıya ulaşıncaya kadar çıkardı ki, ona “Koruyucu melekler kapısı” denir. Koruyucular kapısı, gök koruyucularının beklediği dünya göğü kapısıdır.Nitekim bu konuda”Ve onu, her kovulmuş şeytandan koruduk” (Hicr, 15/17) buyurulmuştu.  Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diğer bir rivayetinde şu detaylı açıklama vardır:”Sonra Mirac getirildi -ki insanların ruhu onda göğe yükselir. Baktım ki, gördüğüm şeylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasıl gözünü diker? Bunun üzerine dünya göğü kapısına kadar yükseltildik. Cebrail kapının açılmasını istedi.”O kimdir?” denildi.”Cibril” dedi.”Yanındaki kim?” denildi.”Muhammed” dedi.”Öyle mi?O Peygamber olarak gönderildi mi?” denildi.O, “evet” dedi.Hemen kapıyı açtılar ve beni selamladılar. Bir de ne bakayım görevli bir melek gördüm ki göğü koruyor ve ona İsmail deniliyor, emrinde yetmişbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var.  “Burada Resulullah (s.a.v) şu âyeti okudu:  Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: “Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?” İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.(Müddessir, 74/31)  ve buyurdu ki:  Derken bir adam ile beraberim ki, şekli Allah'ın yarattığı günkü gibi, ondan hiçbir şey değişmemiş, kendisine soyundan olan insanların ruhu arzediliyor: “Mümin ruhu, hoş ruh, hoş kokuludur. Bunun kitabını (iyilerin defterin)de kılın” diyor. “Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabını (kötülerin defterin) de kılın” diyor.”Ey Cibril! bu kim?” dedim.”Baban Âdem” dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti”Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad” dedi.Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu.”Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim.O: “Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir” dedi.Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.”Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim.”Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar.” dedi.Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar.”Bunlar kim? Ey Cebrail!” dedim. O:”Bunlar zinakarlar” dedi. “Allah'ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler.”Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.”Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim…Dedi ki:”Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. “onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir”.Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış.”Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim. O:”Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır” dedi.Sonra ikinci göğe çıktık. Orada Yusuf ile buluştum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafında idi. Yüzü, ayın ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hoş geldin dedi.Sonra üçüncü göğe geçtik. Orada iki teyzeoğlu; Yahya ve İsa ile buluştum. Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoş geldin dediler.Sonra dördüncü göğe geçtik. İdris ile buluştum. Bana selam verdi, hoşgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:  “Biz onu yüce bir yere yükselttik” (Meryem, 19/57) buyurmuştur.Sonra beşinci göğe geçtik. Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum. Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi. Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti. Beni selamladı, hoşgeldin dedi.Sonra altıncı göğe çıktık, Orada Musa b. İmran ile buluştum. Çok kıllı idi. Üzerinde iki gömlek olsaydı kılları onlardan çıkardı. Musa dedi ki:”İnsanlar beni “Allah katında en şerefli olan yaratık” diye iddia ederler. Bu ise Allah katında benden yalnız daha şerefli olsaydı aldırış etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. “Sonra yedinci göğe geçtik. Ben, orada İbrahim ile buluştum. Sırtını Beyt-i Ma'mur'a dayamıştı. Beni selamladı.”Salih Peygamber ve Salih evlad hoş geldin” dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:”İşte senin yerin ve ümmetinin yeri.”Sonra Resulullah,  “Gerçekten İbrahim'e insanların en yakını, zamanında ona tabi olanlarla şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardımcısıdır.” (Al-i İmran, 3/68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:  “Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Ona her gün yetmişbin melek girer, Kıyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu.”Ey Cibril! Bu nedir?” dedim. O:”şu rahmet nehri, şu da Allah'ın sana verdiği Kevser'dir” dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Sonra Kevser'in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var.  Namaz Emri Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kıldı. Ondan sonra Musa'ya uğradım.”Rabbin ne emretti?” dedi.”Üzerime elli namaz farz kıldı” dedim. O:”Dön, azaltması için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz” dedi.Rabbime döndüm, azaltması için yalvardım. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa'ya döndüm. Bu şekilde Musa'ya uğradıkça Rabbime dönüyordum. Sonunda beş vakit namaz farz kıldı.Musa, yine:”Rabbine dön, azaltmasını iste” dedi.Ben:”Çok müracaat ettim, artık utandım.” dedim.Bunun üzerine bana denildi ki:”Sana bu beş vakit namaz, elli namazdır. Bir iyilik on katı iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu işlemezse, onu bir iyilik yazılır, işleyene de on iyilik yazılır. Her kim de bir günah yapmaya teşebbüs eder de işlemezse bir şey yazılmaz, işlerse bir günah yazılır.” Alâî Tefsiri'nden Âlûsî'nin naklettiğine göre, Resulullah'ın İsra gecesi biniti beş tane idi. Birincisi Beytü'l-Makdis'e kadar Burak. İkincisi dünya göğüne kadar Mi'rac; üçüncüsü yedinci göğe kadar meleklerin kanatları; dördüncüsü Sidre-i Münteha'ya kadar Cibril'in kanadı; beşincisi Kâbe Kavseyn'e (Mirac gecesi iki yay arası kadar Allah'a yaklaşmasına) kadar Refref (manevî bir binek)  Farsça bir şiirde şöyle denilmiştir: “Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu şekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret değil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmuştur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inişi daha önce olduğuna göre, Peygamber hakkında;  “Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü” (Necm, 53/18) anlamı daha önce gerçekleşmiştir. Ve o, kendisi Allah'ın âyetlerinden en büyük bir âyettir. Ve İsrâ'nın hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye daha uygundur. Muhakkak ki, ancak o, herşeyi işiten ve herşeyi görendir. Tefsircilerin çoğu, bu zamiri yüce Allah'a işaret etmek üzere tefsir etmişler ve meâlini şöyle açıklamışlardır: O noksan sıfatlardan münezzeh zattır ki, ancak o, kulunun gizli ve açık bütün hallerini gerçek anlamda gören ve haberdar olan ve bundan dolayı, bu yüksek makama ehil ve layık olduğunu bilendir. Onun için bu makamı ona tahsis etmiş ve ona bu şekilde ikramda bulunmuştur. Bu şekilde âyet, gıyabdan (üçüncü şahıstan) birinci şahısa iltifat (çevirme) ile başlamış ve birinci şahıstan üçüncü şahısa iltifat ile son bulmuş olur. Aynı zamanda kâfirlere karşı bir tehdid mânâsını da gerektirir. Ebu'l-Bekâ'nın naklettiğine göre, bazı tefsirciler de zamirin Peygambere işaret ettiğini söylemiş ve âyetin meâlinde demiştir ki: “Gerçekten sözümüzü işiten ve zatımızı gören yalnız o kuldur”. Bu şekilde üçüncü şahısa iltifat yoktur. Ve âyet, zahirine göre yorumlanmıştır. Ancak “zatımızı gören” diye tefsir etmek için açık bir ipucu yoktur. “O gösterdiğimiz âyetleri gören” demek daha açıktır. Bununla birlikte Tıybî demiştir ki: “Zamirin böyle iki ayrı yoruma muhtemel olarak gelmesinin sırrı, Hz. Peygamberin yüce Allah'ı görmesi ve noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ın sözünü işitmesi ve ancak, “Benim yardımımla işitir ve benim yardımımla görür.” Hadisi şerifin mânâsı üzere olduğuna işaret olsa gerektir. Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti. 


    Geceyi İhya Etmek İçin


    Yatsı namazından sonra 12 rek'at “Hacet namazı” kılınır.Beher rek'atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 10 İhlâs-ı şerîf okunur.Namaza niyet:”Yâ Rabbî, rızâ-i şerîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrârını göstererek muhabbetin ile müşerref kıldığın sevgili habîbin Resûl-i Zîşan Efendimiz hürmetine ben âciz kulunu afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rızâ-i ilâhîne mazhar eyle, Allâhü Ekber.”Namazdan sonra:4 Fâtiha-i şerîfe,100 defa:”Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym”100 İstiğfâr-ı şerîf,100 Salevât- şerîfe okunup duâ yapılır.Bu namazda, İhlâs-ı şerîfeler 100'er adet okunursa veya bu namaz 100 rek'at olarak kılınırsa; bunu yerine getiren mü'min huzûr-i ilâhîye namaz borçlusu olarak çıkmaz.Mi'rac gecesinden sonraki gün, mutlaka oruçlu olmalıdır.Namaz borcu olanların hiç olmazsa 1 günlük namazlarını kaza etmeleri makbul olsa gerekir.

    HAZIRLAYAN:hacker ( eski adım trance )

    Nazire
    Katılımcı

    Kandiliniz Mübarek olsun

    gece2
    Katılımcı

    Bende Yeni Bir sayfa acmadim 2008 Yilinin Mirac kandili hepimiz icin Tüm MÜSLÜMAN alemi icin hayirli ve mübarek olsun.

    ALMANCAX duaya cokkkkk ihtiyacimiz var bol duali bir gec gecirmemiz ümidiylle

    Sizi ALLAH ve RESUL s.a.v Hakki icin cokkkkkkkkk SEVIYORUM.

    Gecemiz mübarek olsun DOSTLARIM.

                                                              GECE  G&C

    Not: Yücel bey ve hacker Mübarek geceyle ilgili yeterli ve güzel bilgiler sunmuslar tesekkürler..

    3,14
    Katılımcı

    Mirac Kandiliniz Mübarek Olsun! :) :)

    SEVGI-40
    Katılımcı

    Mirac Kandiliniz Mübarek Olsun! :) :)

    seninde arkadasim

    (LALEZAR)
    Katılımcı

    1- Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.

                                               (İSRA SURESİ)

    BU GECE KUTLU NEBİNİN ALLAH'IN BİZ KULLARINA OLAN MERHAMETİNİN BİR NİşANESİ OLARAK GETİRMİş OLDUĞU HEDİYELERİ BAşIMIZIN TACI EDELİM. BU HEDİYELER; 5 VAKİT NAMAZ, şİRKE GİRMEYEN HER KULUN AFFEDİLECEĞİ MÜJDESİ, BAKARA SURESİNİN SON İKİ AYETİ (AMERRASÜLÜ) BU AYETLERİN BİR KISMINDA MEALEN RABBİMİZ şÖYLE BUYURUYOR:

    286- Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. 'Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.' (AMİN)
                                                (BAKARA SURESİ)

    BU GÜNÜN VE GECESİNDE şU ANDA RAHMETİN BİZE GELDİĞİ BU ANDA YALNIZ O'NA SIĞINALIM YALNIZ O'NDAN İSTEYELİM. DUA EDELİM, DUADAN BAşKA SİLAHIMIZ YOK. ALLAH (CC) İSLAM ALEMİNE VE BÜTÜN İNSANLIĞA KURTULUş VE FELAH KAPILARINI AÇSIN (AMİN)

    MİRAÇ KANDİLİNİZİ TEBRİK EDERİM ..

    Kandil bizi mübarek kılsın,zira o zaten öyledir..

11 yanıt görüntüleniyor - 1 ile 11 arası (toplam 11)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.