Lazlari ne kadar taniyoruz veya lazcayi

Forumlar Cafe almancax Lazlari ne kadar taniyoruz veya lazcayi

ALMANCAX FORUMLARINA HOŞGELDİNİZ. FORUMLARIMIZDA ALMANYA VE ALMANCA HAKKINDA ARADIĞINIZ HER TÜRLÜ BİLGİYE ULAŞABİLİRSİNİZ.
    nachtigall
    Katılımcı

    güzel bir lazca video
    [youtube]_7VQh-wBQgs&feature[/youtube]

    jentzsch2
    Katılımcı

    ben seni anliom nachtigall rahat ol sen…

    sen lazsin,yücel karadenizli 

    Nasil ama..?

    nachtigall
    Katılımcı

    nein ich bin auch wie Yücel Schwarzmeerer,

    eigentlich stammen wir aus Laz.

    aber heutzutage wir mussen sagen, wir sind Türke

    spartacus
    Katılımcı

    Dünyadaki En sevdiğim , en güvendiğim , En çok konuştugum, Dert ortağım , Ruh ikizim  arkadaşımda laz. Lazca bilmiyorum ama şivesini biliyorum …
     
      Canım Arkadaşımdan daha çok şey öğrenceğim…

    nachtigall
    Katılımcı

    Lasische Leute werden immer  von Änderem Volks geliebt.

    marasli_21
    Katılımcı

    ne kadar güzel bir sarki ya offf.anammmmmmmmm.cok güzel yorumlamis.
    ellinize saglik,paylasim icinde tesekkürler.dinlemeylen doyamiyorum ya..

    khoLpa$aLı
    Katılımcı

    Lazca (Lazca: Lazuri / ლაზური Gürcüce Çanuri – ჭანური), Türkiye'nin Doğu Karadeniz kıyı şeridinde Rize ilinin Pazar ilçesinde bulunan Melyat Deresi'nden itibaren ve Gürcistan'ın Türkiye' ile paylaştığı Batumdaki Sarp köyüne dek yaşayan Laz halkı tarafından konuşulan ve eski Kolhis dilinin devamı olduğu sanılan bir dildir.

    Coğrafi dağılım
    Laz halkının otokton olarak yaşadığı Hopa (Xopa), Borçka (sadece 3 köyde), Arhavi(Ark'abi) , Ardeşen (Art'aşeni), Fındıklı (Vitz'e), Pazar (Atina) ilçelerinin yanısıra 1877-78 Osmanlı -Rus savaşı (93 harbi) ertesinde göç edilen Marmara bölgesinde Akçakoca, Sapanca, Yalova, Karamürsel, Gölcük, Düzce, İzmit kentlerine bağlı bazı köylerde de konuşulmaktadır [2]. Bunun yanısıra Gürcistan’ın Batum kentinin 5 köyünde ve şehir merkezinde, Osmanlı ve Sovyetler Birliği’nin sürgün politikaları neticesinde Lazlar'ın sürgüne gittiği; Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Yunanistan, Estonya gibi ülkelerde sağ kalan ve aslını korumayı başarabilen Lazlar tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir.Maddî sebepler sonucu göçedilen; Almanya, Hollanda, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan Lazlarca da konuşulmaktadır.

    Dil özellikleri 
    Lazca, Gürcüce, Megrelce ve Svanca ile birlikte Güney Kafkas dilleri grubuna ait bir dildir.. Bazı dil bilimciler birbirine çok yakın olan Megrelce ve Lazca'yı Zan dili olarak tanımlamaktadırlar. Tüm Kafkas dilleri gibi Lazca bol miktarda sessiz harfe (consonant) sahip olup, diğer Güney Kafkas dillerinde bulunmayan /f/, /y/ ve /h/ gibi sessizleri ve Hopa ve Borçka (Çhala) dialektinde kullanılan uvular (küçük dil) sessizi (consonat) /q/ harfini de barındırdığından ait olduğu dil ailesinin, consonant sayısı bakımımdan en zengin dilidir. Lazca özellikle büyük kentlere göçen genç nüfusun hızlı asimilasyonu sonucu ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

    Lehçeler
    Niko Marr (1910) ve Chikobava (1936), Bucaklişi (2000, Mjora I 48), Lazca’nın, Hopa (Hopa’da konuşulur), Vitze-Arhavi (Fındıklı ve Arhavi’de konuşulur) ve Pazar (Pazar ve Ardeşen’de konuşulur) olmak üzere üç lehçeden oluştuğunu ileri sürmüşlerse de Goichi Kojima ile Bucaklişi'nin Lazca Gramer adlı çaşılmasında lehçe sayısı beşe çıkarılmıştır.Ama esasında Lazca'yı iki grupta: 1.Doğu(Hopa-Arhavi) ve 2.Batı(Pazar, Ardeşen) olarak incelemek daha doğrudur.Ve Lazca'nın şiveleri lehçe olacak kadar farklılaşmamıştır.

    Hopa, (Xopa-ხოფა); Hopa ve Batum'da konuşulur.
    Arkabi, (Arkabi-არქაბი ; Vitze-ვიწე) Arhavi ve Fındıklı'da konuşulur.
    Çxala; Borçka ilçesi Düzköy(Çxala) köyünde konuşulur.
    Atina, (Atina-ათინა) Pazar'da konuşulur.
    Art'aşeni, (Art'aşeni-არტაშენი) Ardeşen ve Çamlıhemşin'de konuşulur.

    Lazca'nın şivesel DağılımıLazca’nın Atina(Pazar) şivesi Türkçe ve Yunanca’dan fazlaca etkilenmiştir.Ardeşen ve Çamlıhemşin şivesi; Atina şivesine parallellik gösterir.Fındıklı ve Arhavi şivesi ise Atina’ya nazaran Türkçe’den daha az etkilenmiştir.Hopa şivesi ise gerek diğer kardeş dil Gürcüce, gerekse Megrelce’ye en fazla benzeyen şivedir.Borçka’nın Düzköy(Çxala) köyünde konuşulan Lazca ise hiçbir şiveye benzemeyecek kadar kendine has ve orijinaldir. Örneklerle Lazca'yı şiveleriyle karşılaştırmak gerekirse:

    Türkçe: Meryem ineği bahçeye saldı !
    Atina(Pazar) = Mariam puci livadis kamoşk’u !
    Art’aşeni(Ardeşen) = Mariam puci livadişa kamuça !
    Vitze(Fındıklı) = Mariamik puci livadiz kamoşku  !
    Arkabi(Arhavi) = Mariamik puci ont’ulez kamoşku !
    Xopa(Hopa)-Batum = Mariamik puci ontules kamoçkvu !
    Çxala(Borçka- Düzköy) = Mariamik puci baxças hoduluçvu !

    Gramer 
    Lazca bir fiil dilidir. Fiillerin başına konan 50`ye yakın fiil önek/öntakısı (prepix) vardır.Bazı fiil önekleri çok işlevli olmakla beraber bazılarının kullanım alanları oldukça azdır. Lazca`da; eylemin kendisi, eylemi yapan kişi eylemin kim yada kimler için yapıldığı, eylemin zamanı ,başladığı yer (sağ,sol,üst,alt vs.) ve eylemin yönü tek bir fiil yapısı içinde ifade edilir. Fiil kökü hiç bir şekilde değişmez.Eylem, üstünde cereyan ettiği yerin şekline göre biçim almakta ve buna göre şekillenmektedir.

    Lazca Megrelce Gürcüce Türkçe İngilizce
    Ağani – აღანი Axali – ახალი Axali – ახალი Yeni New
    Qona – ყონა Qvana – ყვანა Qana – ყანა Tarla Field
    Tzk’ari – წყარი Tzari – წარი Tzk’ali – წყალი Su Water
    Nena – ნენა Nina – ნინა Ena – ენა Dil Language
    Toli – თოლი Toli – თოლი Tvali – თვალი Göz Eye
    Guri – გური Guri – გური Guli – გული Kalp Heart
    şuri – შური şuri – შური Suli – სული Can Soul
    Mgeri – მგერი Geri – გერი Mgeli – მგელი Kurt Wolf
    Xe – ხე Xe – ხე Xeli – ხელი El Hand
    Ndğa – ნდღა Dğa – ნდღა Dğe – დღე Gün Day
    Ğali – ღალი Ğali – ღალი Ğele – ღელე Irmak Stream
    Çkva – ჩქვა şxva – შხვა Sxva – სხვა Başka Another
    Lazuri – ლაზური Lazuri – ლაზური Ç’anuri – ჭნული Lazca Laz / Lazian
    Tsxeni – ცხენი Tsxeni – ცხენი Tsxeni – ცხენი At Horse

    Lazca'nın şivesel Farklılıkları
    Pazar Ardeşen-Çamlıhemşin Arhavi-Fındıklı Hopa-Batum Türkçe
    malimben- მალიბენ maoropen-მაოროფენ p’orom-პორომ p’qorop-პყოროფ seviyorum
    galimben- გალიბენ gaoropen-გაოროფენ orom-ორომ qorop-ყოროფ seviyorsun
    alimben-ალიბენ aropen-აოროფენ oroms-ორომს qorops- ყოროფს seviyor
    malimberan-მალიბერან maoropenan- მაოროფენან p’oromt- პორომთ p’qorot-პყოროფთ seviyoruz
    galimberan-გალიბერან gaoropenan-გაოროფენან oromt-ორომთ qoropt-ყოროფთ seviyorsunuz
    alimberan-ალიბერან aoropenan-აოროფენან oroman-ორომან qoropan-ყოროფან seviyorlar

    Tarihçe 
    20.yüzyıla kadar Lazlar ve Megreller bağlı bulundukları ülkeler doğrultusunda; Kiril, Gürcü ve Arap alfabelerini kullanılmışlardır. Lazların M.Ö. 6-7 yy ve sonrasında Helen kolonizasyonu ile başlayan Laz-Yunan ticari ve kültürel ilişki döneminde Yunanca yazı yazdıkları, tapınaklarına Yunanca harflerle yazılar yazdıklarını biliyoruz.Hatta Lazların Kudüs’te kendilerine ait bir kiliselerinin olduğunu, Lazca yazılmış İncillerinin olduğunu da biliyoruz.Alman araştırmacı Rosen tarafından 1843 te yayınlanmış çalışması Lazca üzerine yapılmış ilk bilimsel çalışmalardan birisidir.

    Yakın tarihte ilk Lazca çalışmalarını, İlk Lazca grameri yazan Rus filolog Niko Marr'a göre , Hopalı Faik Efendi’nin başlattmıştır.1920’lerde İskenderi 3'it'aşi(ისენდერი წიტაში) Sohum’da direktörlüğünü yaptığı Laz okullarında “Alboni” adlı alfabeyle kendisine ait “OK'İTXUşİ SUPARA”(Okuma Kitabı) adlı ders kitapıyla Lazca eğitim verdi.Sonra yine Abhazya’da MÇİTA MURU3Xİ(Kızıl Yıldız) gazetesi yayımlanıp, Lazca tiyatro eserleri sergilendi, Lazca broşürler basıldı.1930’larda Atatürk’ün aracılığı ile Türkiye’ye getirilen Fransız dilbilimci Prof. Georges Dumézil de Arhavili Lazlar arasından derlediği masalları “Contes Lazes” ismini verdiği kitabta Paris’te yayımladı.

    İlk defa 1984’te Almanya’da edebiyat öğretmeni Fahri Kahraman’ın alfabesi Laz alfabesi olarak kabul gördü. Alfabe Latin kökenliydi.Mevcut Türk alfabesine Lazca sesler eklenerek yeni alfabe oluşturuldu.1991’te Osman Tamtruli’ye ait “NANA NENA” isimli Lazca ders kitabı Almanya’da yayımlandı.1992'te Lazuri Ambarepe(Lazca Haberler) isimli bir dergi yine Almanya’da yayına başladı. Ardından “PARPALİ(kelebek)” dergisi geldi.Ardından alfabe OGNİ SK'ANİ NENA isimli Türkiyeli Lazlar’a ait ilk Lazca dergiyle Türkiye’de kullanıldı.Ve MJORA ve SİMA gibi Lazca dergiler bu alfabe ile birkaç sayı çıktılar.Günümüzde kabul gören alfabe budur.

    Örnekler 
    Hayır = Va (ვა)
    Ben = Ma (მა)
    Sen = Si (სი)
    Senin = Skani (სქანი)
    Benim = Çkimi (ჩქიმი)
    Merhaba = Gegeacginas/Xela do k’aobate (გეგაჯგინას / ხელა დო კაობათე)
    İyi günler = K’ai dğalepe (კაი დღალეფე)
    İyi akşamlar = K’ai serepe (კაი სერეფე)
    Hoşgeldiniz = K’ai moxt’it (კაი ბოხტით)
    Teşekkürler = Mardi (მარდი)
    Çok teşekkürler = Didi mardi (დიდი მარდი)
    Nasılsın = Muç’ore (მუჭორე)
    İyiyim = K’ai vore (კაი ვორე)
    Çok mutluyum= Dido xelebas vore (დიდო ხელაბას ვორე)
    Allah iyilik versin = Ğormotik kaoba mekças (ღორმოთიქ კაობა მეკჩას)
    Trabzon = T’amt’ra (ტამტრა)
    Londra = Londoni (ლონდონი)
    Tiflis = Tbilisi (თბილისი)
    İstanbul = Mpoli (მპოლი)
    Zonguldak = Zongoli (ზონგოლი)
    Türkiye = Turkona / Turketi (თურქონი / თურქეთი)
    Almanya = Germania (გერმანია)
    Abhazya = Apxazeti (აფხაზეთი)
    Lazistan = Lazona (ლაზონა)
    Erkek = Biç’i (ბიჭი)
    Kız = Bozo (ბოზო)
    Kitap = Supara (სუპარა)
    Arkadaş = Megabre (მეგაბრე)
    Aşk = Qoropa (ყოროფა)
    Ne işi yapıyorsun? = Mu dulya ikim? (მუ დულΩა იქიფ?)
    Lazca biliyor musun? = Lazuri gişkuni? (ლაზური გიჩქინი?)
    Adın nedir ? = Skani coxo muren? (სქანი ჯოხო მურენ?)
    Nerelisin? = Sonuri re? (სონური რე)
    Seni seviyorum = Ma si maoropen (მა სი მაოროფენ)
    Kaç yaşındasın ? = Muk'o 3'aneri re? (მუკო წანერი რე?)
    Yirmi yaşındayım = Ma eç 3'aneri vore ( მა ეჩ წანერი ვორე)
    Lazca kitaplar okuyor musun ? = Lazuri svarape ik'itxup-i? (ლაზური სვარაფე იკითხუფ-ი?)
    Lazuri oğarğaluşen, oç’aruşen mo gaşkurinet’an, oncğoroti va gaqvan. Lazuri sup’arape, svarulepe, nenaçkinape, leksepe, dialogepe steri mu na dogaç’irenan na entepe k’aixeşa dik’itxit. Nena çkini artot voskedinat, vordat, umositi vomskvanat. Va gomoç’k’ondanki, nena çkini ğuru na em oras çkinti dobğururt. K’olxur nenape skidaşakis çkinti pskidatminonan.

    Lazca konuşmaktan, yazmaktan korkmayın, utanmanız da olmasın. Lazca kitaplar, dergiler, gramerler, şiirler, diyaloglar gibi size ne lazımsa onları güzelcene okuyun. Dilimizi beraberce yaşatalım, büyütelim, daha da güzelleştirelim. Unutmayalım ki, dilimiz ölürse o zaman biz de ölürüz. Kolkh dilleri yaşayana kadar bizler de yaşayacağız.

    khoLpa$aLı
    Katılımcı

    Laz halkı (Lazca tekil Lazi ve çoğul Lazepe, Türkçe Lazlar , Gürcüce Lazi (ლაზი) veya Çani (ჭანი), Yunanca Lazi (Λαζοί) , Ermenice Çen  Antik Çağdan günümüze değin Kolhis (Güney batı Kafkasya) ve Kuzey Doğu Anadolu’da varlığı bilinen bir halkın adıdır.

    Coğrafi dağılım 
    Lazlar, tarih boyunca Anadolu’nun kuzeydoğusu ve Gürcistan ve Abhazya’nın Karadeniz kıyısında yaşayan Güneybatı Kafkasyalı halktır.Günümüzde Gürcistan’da 32,000, Türkiye’de ise 1,200,000 kadar Laz yaşamaktadır.Çeşitli Avrupa ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinde(Estonya,Kazakistan,Kırgızistan,Rusya) ise ne kadar Laz yaşadığına dair kesin bir veri bulunmamakla beraber 100-150,000 kadar Laz’ın yaşadığını tahmin edilmektedir.

    Lazlar, Türkiye’nin kuzeydoğusunda tarihte Lazistan olarak adlandırılan Artvin’in; Hopa, Arhavi, Borçka ilçelerinde ve Rize’nin Fındıklı, Ardeşen, Pazar, Çamlıhemşin ilçeleriyle beraber Türkiye’nin çeşitli yörelerine dağılmış 93 Harbi olarak bilinen, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından dolayı Batum’dan, Hopa’dan ve Arhavi’den göç etmiş ve günümüzde Gölcük, Yalova, İzmit, Karamürsel, Sapanca, Akyazı, Düzce, Akçakoca gibi yerlerde yerleşik olarak yaşamaktadırlar.Akabinde Türkiye’nin hemen her kentine Lazlar dağılmış durumdadırlar.Gürcistan’ın ise Acaristan Özerk Cumhuriyeti’nin Batum kentinde ve kente bağlı Sarp, Gonio(Gönye), Kahaber, Thilnari gibi köylerde 30,000 kadar Laz yaşamaktadır.Bunun dışında Ahıska, Ureki ve Abhazya’da da 2,000 kadar Laz yaşamaktadır.

    Ana Vatanlari 
    Türkiye'nin Doğu Karadeniz Bölgesi ve Batum (Lazca: Lazona; Gürcüce: ჭანები / Çaneti ya da ლაზები / Lazeti), Lazların yoğun olarak yaşadığı topraklardır. Karadeniz’in güneydoğu kıyılarını kapsar.Yüz ölcümü yaklasik 41.119km².Osmanlı döneminde bu topraklar, Lazistan sancağı adıyla idari birimdi. Günümüzde Trabzonun bir kismi ve Rize ili ile Artvin ilinin bir bölümünü ve Gürcistan’ın Acara özerk cumhuriyetindeki toprakların küçük bir kısmını kapsar. Önceleri Batum, Batum’un Rusların eline geçmesinden sonra Rize kenti, Lazistan sancağının yönetim merkezi oldu. Lazistan, eski çağlarda Kolheti’nin (Kolha, Kolhis), daha sonra Egrisi’nin bir parçasıydı. Bölge, 1578 yılına kadar Gürcistan’ın sınırları içinde yer alıyordu. 1578’den Çarlık Rusya’sının eline geçtiği 1878’de değin Osmanlı sınırları içinde yer aldı. 1921 yılında Lazistan topraklarının büyük bölümü Türkiye, küçük bölümü Gürcistan sınırları içinde kaldı. Buna karşın Lazistan, Trabzon vilayetinin sancağı olarak varlığını korudu. 1920’de, Doktor Abidin Bey (Atak), Esat Bey (Özoğuz), İbrahim şevki Bey, Necati Bey (Memişoğlu), Osman Bey (Özgen) ve Ziya Hurşit, Lazistan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katıldılar. 1923’te Lazistan sancağı lağvedilip, Artvin ve Rize illeri kuruldu.

    Dil
    Lazca
    Lazlar konuştukları dile Laz Dili-Lazca anlamında ki Lazuri Nena(ლაზური ნენა) demektedirler.Lazca dünya dil ailesinde Kafkas dillerinin içinde, Güneybatı Kafkas Dil Grubu içinde yer alır.Ya da diğer adı ile Kartvel dil grubu içinde yer alır. Aynı grupta bulunan Gürcüce, Svanca ve Megrelce bu dil grubunun diğer üyeleridir. Bu diller arasında Lazca’ya en yakını Lazlar’ın Hıristiyan akrabaları olan Megreller’in konuştuğu dil olan Megrelce’dir.Megrelce ile Lazca arasında yüzde seksene varan bir kelime ortaklığı vardır.Bir Laz ve Megrel rahatlıkla karşılıklı diyalog kurabilir.Köklü bir sözlü geleneğe sahip Lazca'nın yakın zamana değin yazılı bir dili bulunmamaktaydı. Antik Lazika Krallığı'nın hüküm sürdüğü dönemlerde zengin sözlü bir edebiyata sahiptiler; bu destan, masal ve şiirleri ancak 20. yüzyılda yazıya dökülebilmeye başlanmıştır.

    Günümüzde Türkiye’nin Doğu Karadeniz yöresinde ve batıdaki muhacir köylerinde ve tüm ülkede yaklaşık olarak 220,000 kişi anadili olarak Lazca konuşmaktadır.Alman Laz dilbilimci Feurstein bu rakamı 250,000 olarak, Laz dilbilimci İsmail Avcı Bucaklişi ise 500,000 olarak vermiştir.Gürcistan’daki 32,000 Laz’ın hepsi Lazca’yı anadilleri olarak konuşmaktadır.

    Din 
    Roma İmparatorluğu döneminde MS. 5 yüzyılda Paganizm'i terkederek topluca Hristiyanlığa geçen Lazlar 16. yüzyılda Ortodoks Hristiyanlıktan İslam'a toplu olarak geçmişlerdir. Günümüzde kendini Laz olarak gören tüm doğu karadenizliler Hanefi mezhebinden sünni müslümandır.

    Tarih
    Lazika krallığı MÖ 150 – MS 600Laz halkı antik çağ ve sonrasında Kolhis, olarak adlandırılan bölgede yaşamışlardır türklerin anadoluya gelmesiyle beraber onlarla beraber yaşamışlardır. Osmanlı döneminde Lazistanın fet edilmesiyle tamami ile türk etkisine giren halk zamanla türklerle karışıp bugünkü laz olarak adlandırılan insanları oluşturmuşlardır. Kolhis'in varlığına ilişkin ilk yazılı belge Urartu kralı II. Sarduri döneminde Lazların yaşadığı ülke Qulha  olarak geçmektedir. Lazlar MÖ 150-MS 600 yılları arasında Doğu Trabzon ile Abhazya arasında kalan sahil ve hinterlandının tek hakimi olacak Lazika krallığını kurmuşlar bu bölgede yaşayan çok sayıda halkı yönetmişlerdir. Arrian, Trabzon ile Dioskuria(Sebastopolis) arasında yaşayan halkları sayarken Lazları da saymıştır: Kolhlar, Saniyalılar, Malahonlar, Heiohlar, Helonlar, Tsitreitler, Lazlar, Apsiller, Abazglar, Sanigler  MS 456 yılında Roma İmparatoru Marcian bölgeyi ele geçirmiş ve Laz Kralı Gobazes’e (Gubaz) boyun eğdirmeyi başarmıştır.  Bölgeye bizzat giden Prokopius'un notları (MS 554)yazarın Çani olarak adlandırdığı Lazlar hakkında detaylı bilgi vermektedir:

    Tzaniler, kadim zamanlardan beri, herhangi bir hükümdara bağlı olmayan bağımsız bir halk olarak yaşamışlardır. Ömürlerinin tamamını gökyüzüne doğru uzanan ve ormanlarla kaplı olan bu dağlarda yaşayarak geçirirler. Zira, toprağı işleme konusunda usta değillerdir ve memleketleri, sarp dağların en az olduğu yerlerde bile oldukça engebelidir. Bu yaylalar, engebeli olmanın ötesinde, son derece taşlık, işlenmesi zor ve hiç bir mahsule uygun olmayan bir toprak yapısına sahiptir. Onlar tarım yapacak olsalar bile, ürün yetiştirmek için yeterli toprak bulamazlar. Burada, ne araziyi sulamak, ne de tahıl yetiştirmek mümkün değildir; çünkü bu bölgede düz bir arazi bulunmaz ve hatta buralarda ağaç da yetiştiği halde, bunlar meyve vermeyen ağaçlardır. Zira bu bölge; bitmek bilmeyen kışın etkisiyle, uzun süre kar altında kaldığından, ilkbaharın başlangıç dönemi son derece belirsiz ve düzensizdir. Bu nedenlerden dolayı Tzaniler eski çağlarda bağımsız bir yaşam sürmüşler, ama şimdiki imparator Justinianus’un saltanatı sırasında, general Tzittas’ın komutasındaki bir Roma ordusu tarafından bozguna uğratıldılar ve hepsi kısa sürede mücadeleden vazgeçerek boyun eğdiler. Böylece, tehlikeli bir özgürlüğün yerine, sıkıntısı daha az olan esareti tercih etmiş oldular. Ve onlar hemen Tanrıya itaat ederek, Hristiyanlığı kabul ettiler. Böylece yaşam biçimlerini huzurlu bir yola sokmuş oldular ve daha sonra düşmana karşı sefere çıkıldığında, her zaman Romalıların yanında yer aldılar.

    Bizanslı tarihçi Agathias'ın MS 6. yüzyılda tuttuğu notlarda Laz ve Kolhis  terimlerini özdeştirmektedir:

    “Lazlar büyük ve gururlu bir halktır ve onlar, oldukça önemli başka kavimlere hükmetmektedirler. Kolkhidalıların antik isimlerine bağlı olmaları ile abartılı bir şekilde gurur duyuyorlar ve muhtemelen kibirli yaklaşımları da bundan kaynaklanmaktadı”

    Prokopius' Lazlar'ın Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırını korumaları karşılığında yarı bağımsız krallıklarında özgür bir hayat sürdüğü bildirilmekteydi.  Bizans ile Persler arasındaki mücadelede oldukça yıpranan Lazlar, MS 7. yüzyılın sonlarında, Kolhis’in Arap işgaline uğramasıyla topraklarını terkederek güneye inmek zorunda kalmışlardır. Bizans'ın bölgede etkinliğini yitirmesinin ardından Trabzon İmparatorluğu ve ardından Osmanlı hakimiyetine girmişlerdir.ve bundan sonra müslümalıgın ve türk boylarının etkisiyle türkleşerek osmanlı devletinin ana unsuru oldular. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşları sırasında Batum ve civarındaki rum lazları düşmanla yapmış oldukları iş birligi nedenizyle savaş sonrası bölgeyi terk etmişlerdir.

    Kültür
    Küçük bahçesinde kendine yetecek miktarda mısır, karalahana, kendir, patates, fındık, meyve, salatalık ekiminin yanısıra evinin altındaki ahırında küçük çaplı hayvancılık, balıkçılık, kuş avcılığı,antik çagda geleneksel Laz meslekleriydi.Günümüzde ise karadeniz deki lazlar[türkler] 1930'lu yıllardan itibaren bölgede ekimine başlanan çay tarımı Laz halkının sosyo-ekonomik seviyesini yükseltmiş, başta İstanbul olmak üzere göçtükleri büyük şehirlerde küçük esnaflık yapabilecek sermaye oluşturabilmelerine yardım etmiştir.

    Giyim 
    Laz erkeğinin geleneksel kıyafeti Samsun – Batum arasında Osmanlı döneminde giyilmiştir Laz kıyafeti olarak adlandırılmıştır: Başta kabalak, kukul adı verilen siyah başlık, zipka adı verilen siyah körüklü şalvar, çuğa adı verilen burnu kalkık çarık, omuzbaşları ve diresklerine meşin şeritler dikilmiş siyah aba ceket, belde kalça üzerinde şal (trablus ya da lahor) kuşağı, çerkes kemeri, ayrıca akssuar olarak yağdanlık, kama, pazubent, hamayıl, zincir.
    Laz kadını, Anadoludaki türk kadınından farklı olarak şalvar giymemekte eteğine ortkapu adı verilen bir kemerle bağlamakta, başını keşan veya dülbentle örtüp, beline fota adı verilen peştemali sarıp, boyunlarına altın liralar takmaktaydı.

    El sanatları
    Osmanlı döneminde Lazistan sancağındaki insanlar inşaat ustalığıyla ünlü olup sanatlarını 1917 Ekim Devrimi'ne dek çalışmak amacıyla gittikleri Rusya ve Anadolu'da icra etmekteydiler. Kesme taş veya tamamen ahşap malzemeden yapılan (ahşap-çatma) geleneksel Laz evleri, kışlık tahılı saklamak amacıyla kullanılan serenderler ve ahşap oyma sanatının icra edildiği yapıların ayakta kalabilmiş örneklerine bölgede halen rastlanmaktadır. Yakın zamana değin gerçekleştirilen, şekil, büyüklük ve kullanım amacına göre hentskeli, kalati, gudeli olarak adlandırılan sepet örme sanatı da günümüzde terkedilmek üzeredir.

    Mutfak
    Geleneksel Laz mutfağının temel besin ögeleri Trabzon ve Rize'de günümüzde olduğu gibi mısır, karalahana ve hamsi olmakla birlikte geleneksel pişirme teknikleri ve pek çok özgün yemek değişen yaşam koşulları sebebiyle terkedilmiştir. laz[doğu karadeniz] mutfağının en çok bilinen yemekleri şunlardır: Çirbuli, Pilavi, Makarina, Kveli kağimağoni, luku, Ağani lobia, kumhi lobia, kotumeşi dolma, Princoni, papa (mamalika), bureği,baklava, patlicani tağaneri, patlicaniş dolma, mtkui patlicaniş giyai, turşi tahaneyi, kabağiş sutli, termoni

    Müzik ve halk dansları 
    Geleneksel halk danslarının yegane adı ise horondur. Laz ve Hemşin horonlarının Trabzon horonlarından başlıca farkı horonlara sözlü iştirak edilmesi ve omuz silkme figürünün eksikliğidir.Ordu ve Giresun karşılama horonlarının ise birbirlerine karşı hem sözlü hemde oyunla atışmalarıdır.

    Avcılık
    Laz[doğu karadenizliler] balıkçısı feluka (< filika)adını verdikleri av kayıklarını kendileri inşa etmekte, ağlarını kendileri örmekteydi. Laz balıkçılar zargana, hamsinin yanısıra çakmaklı tüfeklerle 1970'lere dek yağı için yunus balığı avlamışlardı. Lazlardogu karadenizliler aynı zamanda ağ kullanarak ya da atmaca evcilleştirerek kuş avlama sanatında da ustadırlar. Grup kimliği
    Arhavi ilçe merkezinde Laz kadın ve erkeğini sembolize eden heykel
    Etnik bir terim olarak Laz kelimesi, ilk olarak Pliny’nin Naturalis Historia adlı eserinde geçmekte olup, Prokopius’un da belirttiği gibi birden fazla Kolhis kabilesi tarafından zamanla benimsenmiş bir isim olmustur . Bu yüzden Lazca konuşan halk dışında Samsun- Rize arasında ana dili Türkçe ve rumca olan ve otokton yerli olması muhtemel  halklar da tarih boyunca Laz, Lazi olarak adlandırılmıştır. Bizans, Osmanlı dönemi hatta günümüz Türkiyesin'de süren bu kavram karmaşası Ignácz Kúnos gibi dilbilimcileri bile (1891) Lazca konuşan halk bölgeniz islamlaşıp türkleşmesi ile yavaş yavaş milli bilinçlerini kaybetmilerdir ve türklerin arasında kaynayıp kaynaşmışlardır ve türklügün ana unsurlarından olmuşlardır. osmanlı döneminde ortak bir kültür ve kimliği tanımlayan Laz terimi 1923 mübadelesiyle Yunanistan'a göçen Pontus Rumlarının “Pontuslu” Samsun-Rize arasındaki müslümanların ise “Karadenizli” terimlerini benimsemesiyle kendiliğinden çözülmüş görülmektedir.

    khoLpa$aLı
    Katılımcı

    Trabzonluluk

    Tarih boyunca Laz olarak adlandırılan halk, Rum ya da Osmanlı/Türk olsun, yaylacılık teknikleri, yaşam tarzı, köy mimarisi ve folklorik açıdan Anadolu köylüsünden net çizgilerle ayrılmakta ve Kafkasya halklarıyla Laz, Lezgi, Megrel, Mağharul-Dağıstan Avarlar'ı, Oset, Gürcü, Abhaz vs.) benzerlik göstermektedir.  şalpazarı, Ağasar vadisinde yaşayan Çepni türkmenleri bölgeye 13-14. yüzyıllar arasında yerleşmiş olup Dede Korkut masallarında bahsi geçen folklorik birikime ve Trabzon'un diğer yörelerinden kolayca ayrılabilen Türkmen dialektine sahiptirler.

    Dil
    Rumca, Lazca, Rusça, Ermenice ve Farsça'dan çok sayıda ödünç kelime içeren Trabzon Türkçesi kendi içinde birkaç dialekt içermekte ve Kafkas gırtlağının izlerini taşımaktadır.Trabzon ağzı Özellikle alışılmadık ünsüz değişimleri ile Anadolu Türkçesi'nden derin farklılıklar içermektedir.

    / b / > / p / baluk > paluk
    / d / > / t / dere > tere
    / k / > / g / katuk > gatuk
    / g / > / c / gelin > celun (Batı Trabzon)
    / c / > / ç / came > çame
    / k / > / ç / > öküz > öçüz (Merkez Çömlekçi mahallesi, Doğu Trabzon)

    Aynı zamanda Trabzon Yunanca'nın en az 2500 yıldır kesintisiz konuşulduğu en doğu Yunan kolonisi olup, Köprübaşı, Çaykara, Maçka, Tonya ilçelerinde Rumcanın arkaik ögeler taşıyan yerel bir dialekti günümüzde de Müslümanlar tarafından 50 civarında köyde konuşulmaya devam etmektedir.

    nachtigall
    Katılımcı

    MAsallah kardesim.
    BEn de kendim bir cok kez arstirmama ragman burda paylasmak aklima gelmemisti.

    COk güzel bir paylasim.

    vsslm   

    K’ai dğalepe

    esma 41
    Katılımcı

    Merhabalar ,  :)

    Forumda baska Karadenizli varmi acaba?

    (arada bir eski Konularida tekrar gündeme getirmek lazim … bence)  ;D

    yücel
    Katılımcı

    beeeeeeeeeeeeeeeeeeeennnnnnnnn  ;D

    smc-403
    Katılımcı

    forumda bilmiyorum ama istanbula yeni yerleşen biri olarak sölemek gerekirse istanbulda elini sallasan laza çarpıyor

    yücel
    Katılımcı

    forumda bilmiyorum ama istanbula yeni yerleşen biri olarak sölemek gerekirse istanbulda elini sallasan laza çarpıyor

    hih hih hiii Nasiii..  ;D

    smc-403
    Katılımcı

    ne o gülme krizine girip bişi yazamadınmı :D

    esma 41
    Katılımcı

    Ich bin auch eine Laz …  und  ;D  ich bin stolz drauf. ;D

    Gecenlerde birsey duydum ” laz kizi alacan ama laza kiz vermeyecen ”

    Sizce bu Cümle ne kadar dogru ?  ;D

15 yanıt görüntüleniyor - 31 ile 45 arası (toplam 53)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.