evlilik mi? bekarlık mı?

Forumlar Cafe almancax evlilik mi? bekarlık mı?

ALMANCAX FORUMLARINA HOŞGELDİNİZ. FORUMLARIMIZDA ALMANYA VE ALMANCA HAKKINDA ARADIĞINIZ HER TÜRLÜ BİLGİYE ULAŞABİLİRSİNİZ.
    NİLSENAM
    Katılımcı

    bekarlık sulatanlıktır ama bir yuva kurmak için evlilikte şart bence……..

    sizce hangisi…?

    oreda
    Katılımcı

    ikiside guzel hersey yerinde guzeldir degil mi

    SEDAT08
    Katılımcı

    Evlilik

    emosh
    Katılımcı

    yaşa göre değişir ya :D daha küçüüüüm ben bekarlıkdan yanayım ama vakti gelince düşünmek lazımmm… tabi adamına göre de değiişir :)

    Chete66
    Katılımcı

    evlilik. Evlenmeden önce bir yarım eksik gibiydi. :)

    SEDAT08
    Katılımcı

    evlilik. Evlenmeden önce bir yarım eksik gibiydi. :)

    Aynen kardesim sana tamamen katiliyorum okey:)

    sekada
    Katılımcı

    Dogru kisiyse evlilik, yanlis kisiyse beraber yasama. :P

    SEDAT08
    Katılımcı

    Evlilik okey:)

    HeadShoTeR
    Katılımcı

    Bekarlık bence :D

    3,14
    Katılımcı

    –> Evlilik ile ilgili Hadisi şerif açıklamalı
    Nikahla ilgili:
    ـ5651 ـ7ـ وعن عُرْوَة قال: ]أخْبَرَتْنِى عَائِشةُ رَضِيَ اللّهُ عَنها أنَّ النِّكَاحَ كَانَ في الْجَاهِلِيّةِ عَلى أرْبَعَةِ أنْحَاءِ: فَنِكَاحُ مِنْهَا نِكَاحُ النّاسَ الْيَوْمَ، يُخْطُبُ الرَّجُلُ الى الرَّجُلِ ابْنَتَهُ أوْ وَلِيَّتَهُ فَيُصْدِقُهَا ثُمَّ يَنْكِحُهَا؛ وَنِكَاحٌ آخَرُ: كَانَ الرَّجُلُ يَقُولُ ‘مْرَأتِهِ إذَا طَهُرَتْ مِنْ طَمْثِهَا: أرْسِلِي الى فَُنٍ اسْتَبْضَعِي مِنْهُ، وَيَعْتَزِلُهَا زَوْجُهَا وََ يَمَسُّهَا حَتّى يَتَبَيَّنَ حَمْلُهَا مِنْ ذلِكَ الرَّجُلَ الّذِي تَسْتَبْضِعُ مِنْهُ فإذَا تَبَيَّنَ حَمْلُهَا مِنْ ذلِكَ الرَّجُلِ الّذِى تَسْتَبْضِعُ مِنْهُ أصَابَهَا زَوْجُهَا إذَا أحَبَّ، وإنَّمَا يُفْعَلُ ذلِكَ رَغْبَةً في نَجَابَةِ الْوَلَدِ، فَكَانَ يُسَمّى نِكَاحُ ا‘سْتِبْضَاعِ؛ وَنِكَاحٌ آخَرُ: يَجْتَمِعُ الرَّهْطُ مَا دُونَ الْعَشْرَةِ فَيَدْخُلُونَ عَلى الْمَرْأةِ كُلُّهُمْ فَيُصِيبُونَهَا، فَإذَا حَمَلَتْ وَوَضَعَتْ وَمَرَّ لَيَالٍ بَعْدَ أنْ تَضَعَ أرْسَلَتْ إلَيْهِمْ، فَلَمْ يَسْتَطِعْ رَجُلٌ مِنْهُمْ أنْ يَمْتَنِعَ حَتّى يَجْتَمِعُوا عِنْدَهَا فَتَقُولُ لَهُمْ: قَدْ عَرَّفْتُُمُ الّذِي كَانَ مِنْ أمْرِكُمْ؛ وَقَدْ وَلَدْتُ فَهُوَ ابْنَكَ يَا فَُنُ، تُلْحِقُهُ بِمَنْ أحَبَّتْ فََ يَسْتَطِيعُ أنْ يَمْتَنِعَ؛ وَنِكَاحٌ آخَرُ رَابعٌ: يَجْتَمِعُ النَّاسُ الْكَثِيرُ فَيَدْخُلُونَ عَلى الْمَرْأةِ فََ تَمْتَنِعُ مِمَّنْ

    جَاءَهَا وَهُنَّ الْبَغَايَا كُنَّ يَنْصِبْنَ على أبْوَابِهِنَّ الرَّايَاتِ فَمَنْ أرَادَهُنَّ دَخَلَ عَلَيْهِنَّ، فإذا حَمَلَتْ إحْدَاهُنَّ وَوَضَعَتْ حَمْلَهَا جَمَعُوا لَهَا وَدَعَوْا لَهَا الْقَافَةَ فَألْحَقُوا وَلَدَهَا بِالّذي يَرَوْنَ فَالْتَاطَ بِهِ وَدُعِيَ ابْنَهُ، َ يَمْتَنِعُ مِنْهُ، فَلَمَّا بُعِثَ مُحَمّدٌ # بِالْحَقِّ هَدَمَ نكَاحَ الْجَاهِلِيّةِ كُلَّهُ إَّ نِكَاحَ النَّاسِ الْيَوْمَ[ أخرجه البخاري وأبو داود»استبضاع« طلب المرأة نكاح الرجل لتنال منه الولد فقطو»البغايا« الزوانيو»القافة« الذين يشبهون بين الناس فيلحقون الولد بالشبهو»التاط به« أي ألصقه بنفسه وجعله ولده 

    7 (5651)- Urve rahimehullah anlatıyor: “Hz Aişe (radıyallahu anhâ) bana anlattı ki: Cahiliye devrinde dört çeşit nikah mevcuttu: Bunlardan biri, bugün (dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikahtır: Kişi kişiden kızını veya velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir

    Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: Kişi, hanımı hayızdan temizlenince: “Falancaya git, ondan hamilelik talep et” der ve hanımını ona gönderirdi Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı O adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla zevciyat muamelelerine başlardı Bu nikah çeşidine asaletli bir evlat elde etmek için başvurulurdu İşte bu nikaha nikahu'l-istibza denirdi

    Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: On kişiden az bir grup toplanır, bir kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu Kadın hamile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı Hiçbiri bu davete icabet etmekten kaçınamaz, kadının yanına gelirdi Kadın onlara: “Hadisenizi hatırlamış olmalısınız İşte şimdi doğum yaptım Ey falan çocuk senindir” der, çocuğu bunlardan dilediğine nisbet ederdi Adamın buna itiraz etmeye hakkı yoktu

    Diğer dördüncü nikah çeşidi şöyleydi: Çok sayıda insan toplanıp bir kadının yanına girerlerdi Kadın gelenlerden hiçbirine itiraz edemezdi Bu kadınlar fahişe idi Kapılarının üzerine bayraklar dikerlerdi Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların yanına girebilirdi Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kâifler çağırırlardı Kâifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu söylerse nesebini ona dahil ederlerdi Çocuk da ona nisbet edilir, onun çocuğu diye çağrılırdı O kimse bunu reddedemezdi

    Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikahlarını yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikahı bıraktı” [Buharî, Nikah 36, Ebu Davud, Talak 33, (3272)]

    AÇIKLAMA:

    1- Yukarıdaki hadis, izah gerektirmeyecek kadar açıktır Sadece kâif kelimesini açıklamak gerekebilir Kâifler, insanlar arasındaki benzerlikleri değerlendirerek neseb tesbiti yapan kimselerdir İbnu'l-Esir, en-Nihaye'de kâifi, “İzleri takip edip, sahibini ortaya çıkaran kişinin kardeş ve babasına benzerliklerini tesbit eden kimse” olarak tarif ederKâifin cem'i kâfedir “İz”e bakarak sahibini teşhis, benzerliklere bakarak nesebi teşhis, cahiliye devrinde gelişmiş bir ilimdi

    2- Alimler az ileride açıklanacağı üzere, başka rivayetleri gözönüne alarak cahiliye devrinde cari olan nikah çeşitlerine bedel, hıdn ve mut'a nikahları da ekleyerek sayıyı yediye çıkarırlar

    Günümüzde bunların bir kısmına halen, gayrimeşru cinsî münasebetler olarak rastlamak mümkün İslam'ın gayrimeşru adettiği, bir kelime ile zina olarak tavsif edip reddettiği bu haram ilişkileri ayrı ayrı tahlil edecek değiliz Ancak, dinden cahil nesiller arasında mut'a nikahı meşru bir nikahmış gibi propaganda edilmeye başlandığı ve bilhassa okuyan dindarlar arasına sokulmayamaktadır.

    (acilforum.com dan alıntıdır.)

    3,14
    Katılımcı

    –> EVLENME (NİKÂH)

    Abdullah b. Mesûd'un (r.a.) Alkame'den rivayet ettiğine göre, Alkame şöyle dedi:
    Ben Mina'da Abdullah b. Mesûd ile beraber yürüyordum. Derken, Osman b. Affan Abdullah'a rastladı ve onunla konuşmaya başladı. Osman, ona: “Ey Ebu Abdurrahman! Seni genç bir hanımla evlendirsek, olur ki sana geçen zamanından gençliğinin ve kuvvetinin bir kısmını hatırlatır” dedi. Abdullah cevaben: Sen böyle söylediysen Resulüllah'da (a.s.) bize şöyle buyurmuştur: “Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha çok uzaklaştırıcı, iffeti de çok daha koruyucudur. Evlilik külfetine güç yetiremeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kıran bir şeydir.”
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2485

    Enes'ten (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir:
    Hz. Peygamber'in ashabından bir gurup, onun özel olarak yaptığı iş ve ibadetlerini öğrenmek maksadıyla, zevcelerine müracaat etmişlerdi. Gerekli bilgileri aldıktan sonra, bunlardan birisi: Ben, kadınlarla evlenmeyeceğim; diğeri: Ben, et yemeyeceğim; ötekisi de: Ben döşekte uyumayacağım, diye söylendiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.) ALLAH'a hamd ve sena ettikten sonra: “Bazı kimselere ne oluyor ki, şöyle şöyle demişler. Ama ben hem namaz kılar, hem uyurum. Bazen oruç tutar bazende tutmam. Kadınlarla da evlenirim. İşte her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.”
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2487

    Sa'd b. Ebu Vakkas (r.a.)
    “Resulüllah (a.s.) Osman b. Mazûn'un kadınlardan ve Dünya lezzetlerinden uzak durmasına izin vermedi. Eğer Hz. Peygamber onun uzletine izin verseydi, biz husyelerimizi çıkartıp hadımlaşırdık” demiştir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2488

    Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    Yanımızda kadınlar bulunmadığı halde biz Resulüllah (a.s.) ile beraber gazveye giderdik. Bu sebeple; erkeklik yumurtalarımızı çıkartıp hadım mı olsak? dedik. Fakat Resulüllah bizi hadım olmaktan nehyetti. Sonra bize belli bir müddet içinde elbise mukabilinde bir kadınla nikâhlanmamıza ruhsat verdi. Bundan sonra Abdullah b. Mesûd Ey iman edenler! ALLAH'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Çünkü ALLAH sınırı aşanları sevmez.ayetini okudu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2493

    Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle haber vermiştir:
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2494

    Ali b. Ebu Talib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
    (a.s.) Hayber günü kadınların, muta suretiyle nikâh edilmesini ve evcil eşeklerin etlerinin yenmesini yasak etmiştir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2510

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Resulüllah (a.s.): “Kadın halasıyla veya teyzesiyle, bir nikâh altında tutulamaz” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2514

    İbn Abbas'ın (r.a.) bildirdiğine göre:
    Resulüllah (a.s.) ihramlı olduğu halde Meymune ile evlenmiştir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2527

    İbn Ömer'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Hz. Peygamber (a.s.) “Sizden biriniz diğerinin alış-verişi üzerine, alış-veriş işine kalkışmasın. Yine biriniz, diğer birinin evlenme teklifi bir sonuca varmadan aynı hanıma evlenme talebinde bulunmasın.” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2530

    Ebu Hureyre (r.a.) şöyle haber vermiştir:
    Hz. Peygamber (a.s.) şehirliyi, köylünün malını rayiç fiyattan daha fazlaya satmak maksadıyla satın almaktan, satıcıların müşteriyi aldatmak için fiyat yükseltmelerinden, bir kimsenin dünürlüğü üzerine dünür göndermekten veya onun alış-verişi sonuçlanmadan alış-verişe kalkışmasından nehyetti ve: “Hiç bir kadın da başka bir kadının kabındaki veya tabağındakini boşaltmak için, onun boşanmasını istemesin” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2532

    İbn Ömer'in (r.a.) bildirdiğine göre:
    Resulüllah (a.s.), şiğar suretiyle nikâhtan nehyetmiştir. şiğar nikâhı; aralarında mehir olmaksızın bir kimsenin kızını diğerine, o da kızını kendisine vermek şartıyla nikâh etmesidir.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2537

    Ukbe b. Âmir'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Resulüllah (a.s.): “Uyulması gereken en haklı şart, kadınları helalliğinize almanızı sağlayan şarttır.” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2542

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) bildirdiğine göre:
    Resulüllah (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Dul kadın kendisiyle istişare edilmedikçe nikâh edilemez. Kız da kendisinden izin alınmadıkça nikâh olunamaz.” Orada bulunan sahabeler: “Ey ALLAH'ın Resulü! Bakire bir kızın izni nasıl olur?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Onun izni susmasıdır” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2543

    Hz. Aişe'den (r.ah.) rivayet edildiğine göre:

    O; Hz. Peygamber'e (a.s.) ailesinin evlendireceği genç kızın nikâhı hususunda görüşü sorulup rızasının alınıp alınmayacağını sormuştur. Resulüllah, Aişe'ye: “Evet kendisi ile istişare edilir” buyurmuştur. Aişe, Resulüllah'a: Genç kız utanır dediğinde ALLAH Resulü cevaben: “Genç kızın susması onun iznidir” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2544

    Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
    Resulüllah (a.s.) beni altı yaşımda iken nikâh etti. Dokuz yaşına geldiğimde ise benimle zifafa girdi. Aişe (r.ah.) sözlerine devamla: Medine'ye geldik ve ben bir ay sıtmaya tutuldum. Bu sebeple saçlarım dökülmüştü. Sonra tekrar saçlarım büyüyerek omuzlarıma kadar indi. Bir defasında arkadaşlarımla birlikte tahtaravalli oynuyordum. Derken annem Ümmü Ruman bana doğru geldi ve beni çağırdı. Hemen yanına vardım. Beni ne yapacağını bilmiyordum. Annem elimden tuttu ve beni evin kapısı önünde durdurdu. Bende yorgunluktan dolayı “heh, heh” diye soluyordum. Nihayet kendime gelmiş, rahat nefes almaya başlamıştım. Sonra Ümmü Ruman beni bir odaya aldı. Bir de ne göreyim Ensar'dan bir takım kadınların huzurundayım. Bu kadınlar: Hayırlı, uğurlu ve mübarek olsun dediler. Ümmü Ruman, beni onlara teslim etti. Kadınlar başımı yıkayıp bana çeki düzen verdiler. Kuşluk vakti Resulüllah ansızın çıka geldi. En sonunda kadınlar beni ona teslim ettiler.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2547

    Sehl b. Sa'd Saidî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    Bir kadın Resulüllah'a (a.s.) gelerek: “Ey ALLAH'ın Resulü! Kendimi sana hibe etmeye geldim” dedi. Hz. Peygamber (a.s.), kadına bakarak onu tepeden tırnağa süzdü. Sonra başını eğdi. Kadın Peygamber'in kendisi hakkında bir hüküm vermediğini görünce bir yere oturdu. Bu arada ashaptan birisi ayağa kalkarak: “Ey ALLAH'ın Resulü! Eğer senin bu kadına bir ihtiyacın yoksa onu benimle evlendir” dedi. Resulüllah ona: “Yanında (mehir verecek) bir şey var mı?” diye sordu. O zat: “Yemin olsun hayır! Ey ALLAH'ın Resulü!” dedi. Resulüllah: “Evine gidipte bak, bir şey bulabilir misin?” buyurdu. O zat gitti, sonra dönüp geldi ve: “Hayır vALLAHi Ey ALLAH'ın Resulü! Hiçbir şey bulamadım” dedi. Resulüllah: “Demirden bir yüzük olsun bak” buyurdu. O zat yine gitti. Sonra dönüp gelince: Hayır Ey ALLAH'ın Resulü! Demirden bir yüzük dahi bulamadım. Ancak işte kaftanım (Ravi Sehl Bu şahsın bütün malı bundan ibaretti, demiştir.) Bunun yarısı kadının olsun, dedi. Bunun üzerine Resulüllah: “Senin izarını ne yapsın? Onu sen giymiş olsan, kadının üzerinde bir şey kalmayacak; kadın giyse senin üzerinde ondan bir şey kalmayacak!” buyurdu. Adam bulunduğu yere oturdu. Bir hayli oturduktan sonra kalktı. Dönüp giderken Resulüllah onun çağrılmasını emir buyurdu. Adamı çağırdılar, gelince Peygamber ona hitaben: “Kur'an'dan ezberinde ne var?” diye sordu. O sahabe: “Filan ve filan sureler ezberimde,” diyerek bildiği sureleri saydı. Resulüllah (a.s.): “Bu sureleri ezberinden okuyabilir misin?” diye sordu. O zat: “Evet” cevabını verdi. Resulüllah: “Haydi git! Ezbere bildiğin surelerle o kadına malik kılındın” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2554

    Enes b. Malik (r.a.) şöyle haber vermiştir:
    Hz. Peygamber (a.s.) Abdurrahman b. Avf'ın üzerinde sarı renk eseri gördü de ona: “Bu nedir?” diye sordu. Abdurrahman: “Ey ALLAH'ın Resulü! Ben beş dirhem altın çekirdek miktarı mehir vererek bir kadınla evlendim “dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): “ALLAH sana mübarek eylesin! Bir koyunla da olsa düğün ziyafeti ver” buyurmuştur.

    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2556

    Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
    Ben Zeynep'in düğün yemeğinde hazır bulundum. Resulüllah (a.s.) halkı ekmek ve etle doyurmuştu. Beni insanları düğüne çağırmak için gönderiyordu. Düğün ziyafeti sona erince Resulüllah kalktı, ben de kendisini takip ettim. Davetlilerden iki kişi konuşmaya dalmış, dışarı çıkmamışlardı. Resulüllah diğer kadınlarının yanına gidip gelmeğe ve onlardan her birine ayrı ayrı: “Selam size! Nasılsınız ey ehl-i beyt? diyerek hâl ve hatırlarını sormaya başladı. Onlar da: “İyiyiz Ey ALLAH'ın Resulü! Aileni nasıl buldun? diye karşılık veriyorlardı. Hz. Peygamberde: “İyi buldum” diyordu. Bu işi bitirdikten sonra Resulüllah geri döndü ve bende onunla beraber döndüm. Kapıya varınca, o iki kişinin hâlâ konuşmayı sürdürdüklerini gördü. Onlar, Peygamber'in geri döndüğünü görünce kalkıp çıktılar. Bilmiyorum, bu adamların çıktığını ben mi haber verdim yoksa kendisine vahiy mi indirildi! Peygamber dönüp geldi, ben de onunla beraber döndüm. Ayağını kapının eşiğine koyunca benimle kendisi arasına perde çekti. Ve Yüce ALLAH şu ayeti indirdi: Peygamber'in evine girmeyiniz. Ancak davet edilirseniz giriniz”.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2565

    İbn Ömer'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Resulüllah (a.s.): “Sizden biri yemeğe çağrıldığında gitsin” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2574

    Ebu Hureyre (r.a.) şöyle bildirmiştir:
    Zenginlerin davet edilip de fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeği, ne kötü bir yemektir! Her kim (özürsüz olarak) davete gitmezse, muhakkak ALLAH'a ve Resulüne isyan etmiş olur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2585

    Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
    Rifaa'nın karısı Peygamber'e (a.s.) gelerek; ben Rifaa ile evli idim. Beni üç talâkla boşadı. Sonra ben de Abdurrahman b. Zebir ile evlendim. Fakat Abdurrahman'ın erkeklik aleti şu elbise saçağı gibi (gevşek) dir dedi. Resulüllah gülümseyerek: “Sen tekrar Rifaa'ya mı dönmek istiyorsun? Hayır, sen ikinci kocan Abdurrahman'ın balcığından o da senin balcığından tatmadıkça dönemezsin” buyurdu. Aişe sözlerine devamla: Ebu Bekr'de Peygamber'in yanında bulunuyordu. Halid b. Saîd b. As ise kapıda kendisine izin verilmesini bekliyordu. Halid: Ey Ebu Bekr! Bu kadının Resulüllah'ın huzurunda açık açık ne söylediğini işitmiyor musun? dedi.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2587

    İbn Abbas'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Resulüllah (a.s.): “Sizden birisi cinsi münasebet için eşine yaklaştığında: Bismillah, Ey ALLAHım! Bizi şeytandan uzaklaştır! şeytanı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl! der ve bu birleşmeden aralarında bir çocuk takdir olunursa, artık şeytan bu çocuğa hiç bir zaman zarar veremez” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2591

    Cabir (r.a.) şöyle haber vermiştir:
    Yahudiler; bir adam karısının fercine arkadan yaklaşırsa, doğacak çocuğun gözü şaşı olur, derlerdi. Bunun üzerine: Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın…ayeti nazil oldu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2592

    Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
    Hz. Peygamber (a.s.): “Kadın, kocasının yatağını (mazeretsiz) terk ederek sabahlarsa, melekler sabaha kadar o kadına lânet ederler” buyurmuştur.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2594

    Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle haber vermiştir:
    Biz Resulüllah ile beraber Mustalik oğulları gazvesinde bulunduk. Bu arada bir çok Arap güzelini esir aldık. Kadınlardan ayrı yaşamamız epey uzun sürmüş, kadınlara karşı arzumuz da artmıştı. Fakat bizler, kadınlar üzerinden fazla fidye almayı arzu ettiğimizden esir kadınlara yaklaşıp çocuk olmaması için azil yapmak istedik. Resulüllah aramızda iken hükmünü ona sormamız uygun olurdu. Resulüllah (a.s.) cevaben: “Böyle yapmanızda size bir zarar yoktur. ALLAH Kıyamet gününe kadar ne kadar can yaratmayı takdir etmişse, o mutlaka olacaktır” buyurdu.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2599

    Cabir (r.a.) şöyle bildirmiştir:
    Kur'an nazil olurken biz azil yapıp duruyorduk. Ravi İshak şunu da ilâve etmiştir. Süfyan: Eğer azil yasaklanmış bir şey olsaydı, muhakkak Kur'an bizleri bundan menederdi.
    Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 2608

    (tevbe.org dan alıntıdır.)

    3,14
    Katılımcı

    –> Nikah Hakkında Hadisler

    Ravi: İbnu Ebi Necih
    Tanım: Resulullah (sav): “Kadını olmayan erkek miskindir, miskindir!” buyurmuşlardır. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. “Evet çokça malı olsa dar buyurdular. Sözlerine devamla: “Kocası olmayan kadın da miskinedir miskinedir!” buyurdular. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Aleyhissalatu vesselam: “Evet kadının çok malı olsa da!” buyurdular.” [Rezin tahric etti.]
    Kaynak: Rezin

    Ravi: Esma Bintu Yezid İbnu's-Seken
    Tanım: Resulullah (sav)'ın: “Çocuklarınızı gizlice öldürmeyin. Çünkü gayl, biniciye [atının üzerinde] ulaşır ve atından aşağı atar” dediğini işittim.
    Kaynak: Ebu Davud, Tıbb 16, (3881); İbnu Mace, Nikah 61, (2012)

    Ravi: Aişe
    Tanım: Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden veya kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa, bazı fedakarlıklarla sulh olup aralarını düzeltmelerinde onlar için bir günah yoktur. Sulh ise daha hayırlıdır…” (Nisa 128) ayeti hakkında dedi ki: “Bu ayet, şöyle bir kadın hakkında inmiştir: “Bir erkeğin nikahı altındadır, ancak erkek onunla beraberliği fazla istememektedir, onu boşayıp bir başkasıyla evlenmeyi arzulamaktadır. Ona kadın: “Beni boşama, yanında tut, ama dilersen bir başkasıyla da evlen. Sen bana infak ve gece ayırma hususunda serbestsin” der. İşte ayette geçen şu meal bu manayadır: “Bazı fedakarlıklarla sulh olup aralarını düzeltmelerinde onlar için bir günah yoktur. Sulh ise daha hayırlıdır.”

    Kaynak: Buhari, Sulh 4, Mezalim 11, Tefsir, Nisa 23, Nikah 95; Müslim, Tefsir 14, (3021)

    Ravi: Ebu Hureyre

    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa kıyamet günü (vücudunun) yarısı düşük olarak gelir.” [Diğer bir rivayette “Bir tarafı eğri (mefluç) olarak “denmiştir.]
    Kaynak: Ebu Davud, Nikah 39, (2133); Tirmizi, Nikah 42, (1141); Nesai, İşterü'n-Nisa 2, (7, 63)

    Ravi: Aişe
    Tanım: Resulullah (sav) gece taksiminde adalete riayet eder ve derdi ki: “Ey ALLAHım! Bu taksim benim iktidarımda olanla yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme!” Benim muktedir olmadığım dediği şeyle kalbi kastederdi.
    Kaynak: Ebu Davud, Nikah 39, (2134); Tirmizi, Nikah 42, (1140); Nesai, İşretü'n-Nisa 2, (7, 64)

    Ravi: Kabisa İbnu Züeyb
    Tanım: Hz. Osman (ra)'a bir adam: “Köle olan iki kızkardeş, bir kişinin nikahı altında birleştirilebilir mi?” diye sordu. Hz. Osman: “Onların bu şekilde nikahlanmasını bir ayet helal, bir ayet de haram kıldı. Ben ise, böyle bir şeyi yapmayı sevmem!” dedi. Adam Hz. Osman'ın yanından çıktı. Resulullah (sav)'ın ashabından bir kimseye rastladı. Bu meseleyi ona da sordu. O da; “Bana gelince, yetki benim elimde olsa, bunu yapan birini bulduğum takdirde ona mutlaka ibaretamiz bir ceza veririm!” dedi. İbnu şihab rahimehullah: “Bu cevabı veren zatın Ali İbnu Ebi Talib (ra) olduğunu zannediyorum” dedi. İmam Malik: “Böyle bir sözü Zübeyr (ra)'in söylediği bana ulaştı” demiştir.
    Kaynak: Muvatta, Nikah 34,(6, 538-539)

    Ravi: Aişe
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Nikahı ilan edin, onu mescidlerde yapın. Uzerine de def vurun.”
    Kaynak: Tirmizi, Nikah 6, (1089)

    Ravi: Muhammed İbnu Hatıb el-Cumahi
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “[Nikah'da] haramla helali ayıran fark, def ve sestir.”
    Kaynak: Tirmizi, Nikah 6, (1088); Nesai, Nikah 72, (6, 127, 128)

    Ravi: Amr İbnu şuayb an ebihi an ceddihi
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Biriniz bir kadınla evlenir veya bir köle satın alırsa şöyle dua etsin: “ALLAHım, ben bunun hayırlı olmasını ve hayırlı bir yaratılış üzere olmasını diliyorum. Onun şerrinden ve şerli bir tabiat üzere olmasından sana sığınıyorum. Eğer bir deve satın alırsa, eliyle hörgücünün üstünden tutup aynı şeyi söylesin.”
    Kaynak: Ebu Davud, Nikah 46, (2160)

    Ravi: İbnu Abbas
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden kim hanımına temas etmek isteyince: “ALLAH'ın adıyla! ALLAHım, bizi şeytandan uzak tut ve şeytanı da bize vereceğin nasipten uzak tut!” dese, sonra da ALLAH bu temastan onlara bir evlad nasip etse, şeytan ona ebediyen zarar vermez.”
    Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Nikah 116, (1434); Ebu Davud, Nikah 46, (2161); Tirmizi, Nikah 8, (

    Ravi: Ömer
    Tanım: Bir adam bir kadınla evlenir, nikah sırasında kadını kendi memleketinden dışarı çıkarmama şartını kabul ederse, bilahare kadın razı olmadıkça, onu dışarı çıkaramaz.
    Kaynak: Tirmizi, Nikah 31, (1127)

    Hadis No : 5710
    Ravi: Ata İbnu Yesar
    Tanım: Resulullah (sav) Hz. Fatıma (ra)'ya çehiz olarak kadife bir örtü, bir su kabı ve içerisi izhirle doldurulmuş bir minder verdi.
    Kaynak: Nesai,Nikah 81, (6, 135)

    Ravi: Ebu Hureyre
    Tanım: Ey ALLAH'ın Resulü dedim, “ben genç bir insanım, günahtan korkuyorum, evlenecek maddi imkan da bulamıyorum, hadımlaşmayayım mı?” dedim. Aleyhissalatu vesselam bana cevap vermedi. Ben bir müddet sonra aynı şeyi tekrar söyledim. Yine cevap vermedi. Sonra: “Ey Ebu Hureyre! buyurdu. Senin karşılaşacağın şey hususunda artık kalem kurumuştur. Bu durumda ister hadımlaş ister bırak.”
    Kaynak: Buhari, Nikah 8; Nesai, Nikah 4, (6, 59)

    Ravi: Aişe
    Tanım: Urve merhum, Hz. Aişe (ra)'den şunu nakletmiştir: “Hz. Peygamber (sav) bana dedi ki: “Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası icerisinde getirdi ve “Bu senin zevcendir, aç onu!” dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: “Bu rüya ALLAH katında ise, onu gerçekleştirecektir” dedim.”
    Kaynak: Buhari, Nikah 9, 35, Tabir 20, 21; Müslim, Fezailu's-Sahabe 79; Tirmizi, Menakıb (3875)

    Ravi: Aişe
    Tanım: Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. “Hayırlı, bereketli olsun!”, “Uğurlu mübarek olsun!” diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.
    Kaynak: Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud, Nikah 34, (2121), Edeb 63, (4

    Ravi: Ma'kıl İbnu Yesar
    Tanım: Resulullah (sav)'a bir adam gelerek: “Ben (evlenmek üzere) asaletli ve güzel bir kadın buldum. Ancak kısırdır, çocuk doğurmuyor. Onunla evleneyim mi?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Hayır evlenme!” buyurdular. Sonra adam ikinci sefer geldi, yine aynı cevabı aldı. Adam üçüncü sefer de gelince: “(Ey insanlar!) Vedud (çok seven) ve velud (çok doğuran) olanla evlenin. Zira ben (kıyamet günü) diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla övüneceğim” buyurdular.
    Kaynak: Ebu Davud, Nikah 4, (2050); Nesai, Nikah 11, (6, 65-66)

    Ravi: Cabir
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “şurası muhakkak ki kadın, şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Biriniz bir kadında hoşuna giden bir husus görürse, hemen hanımına gelsin; zira bu, nefsinde uyananı giderir.”
    Kaynak: Müslim, Nikah 9, (1403); Ebu Davud, Nikah 44, (2151); Tirmizi, Nikah 9, (1158)

    Ravi: Muhammed İbnu'l-Hanefiyye
    Tanım: Hz. Ali, İbnu Abbas (ra)'a dedi ki: “Resulullah (sav) Hayber Gazvesi günü, kadınlarla mut'ayı, ehli eşek etlerinin yenmesini haram kıldı.”
    Kaynak: Buhari, Megazi 38, Nikah 31, Zebaih 28, Hiyel 3; Müslim, Nikah 29, (1407); Muvatta, Nikah 41, (2, 54

    Ravi: İbnu Ömer
    Tanım: Resulullah (sav) sigar nikahını yasakladı. Bu, kişinin kızını veya kızkardeşini, karşılığında kızını veya kızkardeşini almak üzere bir erkeğe vermesi, aralarında mehir ödemeyi kaldırmalarıdır.
    Kaynak: Buhari, Nikah 28, Hiyel 3; Müslim, Nikah 57, (1415); Muvatta, Nikah 24, (2, 535); Ebu Davud, Nikah 1

    Ravi: Ebu Musa
    Tanım: Resulullah (sav): “Velisiz nikah yoktur!” dedi.
    Kaynak: Tirmizi, Nikah 14, (1101); Ebu Davud, Nikah 20, (2085)

    Ravi: Semüre
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Hangi kadını, (seviyesi eşit) iki veli (iki ayrı şahsa) nikahlamışsa, kadın o iki veliden önce davranana aittir. Kim iki kişiye bir şey satmışsa, o satılan şey birinci kimseye aittir.”
    Kaynak: Ebu Davud, Nikah 22, (2088); Tirmizi, Nikah 19, (1110); Nesai, Büyu 96, (7, 314)

    Ravi: İbnu Abbas
    Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: “Dul nefsine velisinden ehaktır. Bakireden nefsi hususunda izin alınır, onun izni sükutudur.”
    Kaynak: Müslim, Nikah 66, (1421); Muvatta, Nikah 4, (2, 524); Tirmizi, Nikah 12, (1108); Ebu Davud, Nikah 26

    (tevbe.org dan alıntıdır.)

    3,14
    Katılımcı

    –> Nikah benim sünnetimdendir. (Hz. Muhammed aleyhisselatü vesselam)

    Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir.
    Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı siz(in çokluğunuz) ile iftihar edeceğim.
    Kimin maddi imkanı varsa hemen evlensin.
    Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır.”
    (Kütüb-i Sitte, 6527)

    “Mü'min, ALLAH'a takvadan sonra en ziyade saliha bir zevceden hayır görür …”

    Ebu Ümame radıyALLAHu anh'ın rivayetine göre: “Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuşlardır:
    “Mü'min, ALLAH'a takvadan sonra en ziyade saliha bir zevceden hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder. Ona baksa sürur duyar, bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır, kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi namusu ve hem de adamın malı hususunda hayırhah ve dürüst olur.
    (Kütüb-i Sitte, 6532 )

    Kim ALLAH'a pak ve temizletilmiş olarak …”

    Hz.Enes İbnu Malik radıyALLAHu anhümaanlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim:
    “Kim ALLAH'a pak ve temizletilmiş olarak kavuşmak isterse hür kadınlarla evlensin.”
    (Kütüb-i Sitte, 6535

    “… hulle yapana da yaptırana da lanet etti.”

    Hz. İbnu Abbas radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam hulle yapana da yaptırana da lanet etti.” (Kütüb-i Sitte, 6562

    Kadın, halası veya teyzesi üzerine nikahlanamaz.”

    Ebu Musa radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Kadın, halası veya teyzesi üzerine nikahlanamaz.” (Kütüb-i Sitte, 6561)

    Bakire kızlarla evlenin. …”

    Üveym İbnu Saide radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:”Bakire kızlarla evlenin. Çünkü onların ağızları daha tatlı, rahimleri daha doğurgandır, aza da razı olurlar.”
    (Kütüb-i Sitte, 6534 )

    “… hür kadının izni olmadan ona azil yapmayı yasakladı.”

    Hz. Ömer radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam, hür kadının izni olmadan ona azil yapmayı yasakladı.”
    (Kütüb-i Sitte, 6559 )

    Uğursuzluk yoktur. Ancak üç şeyde uğur olabilir: Kadında, atta, evde.”

    Mıhmar İbnu Mu'aviye radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim:
    “Uğursuzluk yoktur. Ancak üç şeyde uğur olabilir: Kadında, atta, evde.”
    (Kütüb-i Sitte, 6579)

    Hz. Aişe ensardan, bir yakını kızcağızı evlendirmişti. ..”

    İbnu Abbas radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Hz. Aişe ensardan, bir yakını kızcağızı evlendirmişti.
    Resulullah gelince: “Genç kızı (kocasına) gönderdiniz mi?” diye sordu.
    Evdekiler “evet!” deyince “Kızla birlikte bir de çalgıcı gönderdiniz mi?” dedi.
    Onlardan “Hayır göndermedik” cevabını alınca, Aleyhissalatu vesselam:
    “Ensar, aralarında gazel okuma adeti mevcut olan bir cemaattir. Keşke onlara: “Size geldik size geldik, size selam bize selam” deyiverecek birini gönderseydiniz” buyurdular.”
    (Kütüb-i Sitte, 6551 )

    Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. …”

    Abdullah İbnu Amr radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) alçaltacağından korkulur. Onlarla mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin, zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla diyaneti esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyahi dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) efdaldir.”
    (Kütüb-i Sitte,6532 )

    Nutfeleriniz için (kadının) hayırlısını tercih edin….”

    Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Nutfeleriniz için (kadının) hayırlısını tercih edin. Kendinize denk olanlarla evlenin, denklerinizin kızını isteyin.”
    (Kütüb-i Sitte, 6568

    “Senin o oğlun da bir damara çekmiş olabilir!”

    İbnu Ömer radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Çölde yaşayan bedevilerden biri Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve:
    “Ey ALLAH'ın Resulü! Karım, benim yatağımda siyah bir çocuk doğurdu. Biz, asla aramızda siyah bulunmayan bir aileyiz dedi.
    Aleyhissalatu vesselam. Senin develerin var mı?” diye sordu.
    Adam “Evet, var!” deyince: “Renkleri nedir?” diye sordu.
    Adam “Kızıl!” diye cevap verdi.
    Aleyhissalatu vesselam “Aralarında siyah da var mı?” dedi.
    Adam “Hayır!” deyince: “Peki boz deve var mı?” diye sordu.
    Adam “Evet var!” deyince: “Pekiyi bu nereden oldu?” diye sordu.
    Adam “Belki bir damara çekmiştir!” deyince:
    “Senin o oğlun da bir damara çekmiş olabilir!” buyurdular.”
    (Kütüb-i Sitte, 6583)

    Evleniniz! Zira ben çokluğunuzla iftihar edeceğim.”

    Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Evleniniz! Zira ben (Kıyamet günü diğer ümmetlere karşı) çokluğunuzla iftihar edeceğim.”
    (Kütüb-i Sitte, 6536 )

    Kadınlar …kocalarına eziyet vermeseler, namazlarını kılanlar cennete girerler!”

    Ebu Ümame radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir kadın geldi, yanında iki de çocuğu vardı. Kadın bunlardan birini sırtına almış, diğerini de yediyordu.
    Aleyhissalatu vesselam onu görünce (takdirlerini) şöyle ifade buyurdular:
    “(Kadınlar çocuklarını karınlarında) taşırlar, doğururlar ve onlara merhamet beslerler. Bunlar bir de kocalarına eziyet vermeseler, namazlarını kılanlar cennete girerler!”
    (Kütüb-i Sitte, 6586)

    Barsakları birbirinden ayıran miktarda süt emilmedikçe …”

    Abdullah İbnu'z-Zübeyr radıyALLAHu anh üma anlatıyor:
    “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Barsakları birbirinden ayıran miktarda süt emilmedikçe evlenme yasağı hasıl olan emme vuku bulmaz.”
    (Kütüb-i Sitte, 6564)

    O hülle yapandır. ALLAH hülle yapana da hülle yaptırana da lanet etsin!”

    Ukbe İbnu Amir radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün):
    “Sizlere kiralık döl hayvanını haber vereyim mi?” buyurdular. (Yanında bulunanlar
    “Evet ey ALLAH'ın Resulü! Haber verin!” dediler.
    “O hülle yapandır. ALLAH hülle yapana da hülle yaptırana da lanet etsin!” buyurdular.”
    (Kütüb-i Sitte, 6563)

    Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en iyi davrananlardır.”

    Abdullah İbnu Amr (İbni'I-As) radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en iyi davrananlardır.”
    (Kütüb-i Sitte, 6573)

    Hz.Hatice radıyALLAHu anha'ya duyduğum kadar hiçbir kadına karşı kıskançlık …”

    Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: “Hz. Hatice radıyALLAHu anha'ya duyduğum kadar hiçbir kadına karşı kıskançlık duymadım. Bu da, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın onu çok zikretmesinden ileri gelmişti. Nitekim Resulullah'ın Rabbi, ona, Hz. Hatice'yi cennette kamıştan İbnu Mace der ki: yani altından mamul bir evle müjdelemesini emretmişti.”
    (Kütüb-i Sitte, 6582 )

    Her biriniz,…ahiret işinize yardımcı olacak mü'mine bir kadın edinsin”

    Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın azadlısı Sevban radıyALLAHu anh anlatıyor: “Gümüş ve altın (biriktirme) ile ilgili ayet (Tevbe 34) nazil olduğu zaman halk:
    “Öyleyse hangi malı biriktirmeliyiz?” diye birbirlerine sordular.
    Hz. Ömer: “Bunu, ben sorup size haber vereyim!” dedi ve hemen devesine atlayıp gitti. Ben de peşinden gittim.
    Hz. Ömer: “Ey ALLAH'ın Resulü hangi maldan edinelim?” diye sordu.
    Aleyhissalatu vesselam da: “Her biriniz, şükreden bir kalp, zikreden bir dil, ahiret işinize yardımcı olacak mü'mine bir kadın edinsin” buyurdular.”

    (Kütüb-i Sitte, 6531)

    Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananınızdır. …”

    İbnu Abbas radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananınızdır. Ben aileme en iyi olanınızım.”
    (Kütüb-i Sitte, 6572)

    Sevişenler için nikah kadar sevgiyi artırıcı bir şey görmedik veya görülmedi.”

    İbnu Abbas radıyALLAHu anhüma anlatıyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “Sevişenler için nikah kadar sevgiyi artırıcı bir şey görmedik veya görülmedi.” (Kütüb-i Sitte, 6528 )

    En hayırlı şefaatlerden biri, evlenecek iki kişinin arasında yardımcı olmaktır.”

    Ebu Rühm radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
    “En hayırlı şefaatlerden biri, evlenecek iki kişinin arasında yardımcı olmaktır.”
    (Kütüb-i Sitte, 6570 )

    Resulullah aleyhissalatu vesselam benimle koşu yarışı yaptı. …”

    Hz. Aişe radıyALLAHu anha anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam benimle koşu yarışı yaptı. Yarışı ben kazandım.”
    (Kütüb-i Sitte, 6574

    Resulullah aleyhissalatu vesselsm'ı işittim, şu iki nikahı yasaklamıştı: …”

    Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselsm'ı işittim, şu iki nikahı yasaklamıştı:
    “Kişinin, kadınla kadının halasını, veya kadınla kadının teyzesini bir nikahta birleştirmesi.” (Kütüb-i Sitte, 6560)

    (tevbe.org dan alıntıdır.)

    3,14
    Katılımcı

    –> Evlilikle İlgili Hadisi şerifler
    Sizin hayırlınız, aile efradına hayırlı olanınızdır.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Mü'minlerin iman yönünden en kâmili, ahlâkı en güzel ve ailesine karşı en çok lütufkâr davrananıdır.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Evlenin çoğalın. Zîra doğan çocuk düşük de olsa, kıyâmet günü ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Evlenmek, benim sünnetimdir. Fıtratımı sevenler, sünnetimi yerine getirsinler.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zîra evlenmek gözleri (haramdan) daha çok korur, zinadan daha çok muhafaza eder. Gücü yetmeyen kimse ise oruç tutsun. Çünkü orucun şehveti kıran bir hassası vardır.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Geçim korkusu sebebiyle evlenmeyen bizden değildir.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Kadını, güzelliği dolayısıyla alma. Güzelliğinin kendisini helâke sürüklemesinden korkulur. (Kadını) mala yüzünden de alma. Çünkü servetinin kendini azdırmasından korkulur. Ancak dindar olan kadını al.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Dîn ve emniyetine inandığınız kimseler, size geldiği vakit onları everin, eğer böyle yapmazsanız yeryüzünde büyük bir fitne ve fesad olur.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    Bir zaman gelecek, kişinin helâki, karasının, anne babasının ve çouklarının elinde olacaktır. Bunlar onu, fakirlikle ayıplarlar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler. Adam bu sebeple tehlikeli işlere girerek dîni gider ve kendisi de helâk olur.
    (Hadîs-i şerîf meâli)

    (islamazmi.com dan alıntıdır.)

    3,14
    Katılımcı

    –> Gelinlikler Neden Beyazdır ? – Evlilik Yüzüğü Neden Sol Ele Takılır ?

    Çocuk annesine sormuş: 'Anne gelinlerin giysisi niçin beyaz renkte?' Annesi cevaplamış: 'Beyaz renk masumiyetin ve mutluluğun sembolüdür.' Çocuk tekrar sormuş: Teki o zaman damatlar niçin siyah giyiyorlar?'

    Eski Roma'da gelinliklerin rengi sarıydı. Gelinler yine sarı renkte peçe takıyorlardı. Peçe evli ve bekar kadınları ayırt ediyordu. Ortaçağlarda ise gelinliğin rengi üzerinde pek durulmadı. Kumaşın kaliteli ve gösterişli olması daha önemliydi. Herkes en iyi elbiselerini giyiyordu, renk de herkesin kendi tercihine göreydi.

    Beyaz gelinlik adetinin yaygınlaşması 16. yüzyılda olmuştur. Bu yıllarda kraliyet ailesi gelinlerinin gümüşi renkte gelinlik giymeleri gelenekti. Kraliçe Viktorya bunu reddetti ve beyaz gelinlik giymekte ısrar etti.

    Bundan sonra İngiliz ve Fransız yazarlar, beyaz rengin masumiyetin simgesi olduğu konusunu işlemeye başladılar. O dönem ahlakına göre bekaret evliliğin vazgeçilmez koşulu olduğu için beyaz gelinlik adeti tuttu. Evlenirken beyaz giysi giymek genç kızların bekaretlerini topluma ilan etmelerinin vasıtası oldu.

    Gelinlikle ilgili bazı batıl inançlar da var. Bunlara göre gelinin gelinliğini bizzat kendisi dikmesi, damadın düğünden önce gelini gelinlikle görmesi, gelinin gelinliği düğünden önce giymesi uğursuzluk getiriyor.

    Söz evlenmeden açılınca evlilik yüzüğünden de bahsetmek gerekiyor. İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. Sonra bu inanç ve adet Romalılar vasıtası ile iyice yaygınlaştı. Kazılarda o devirlere ait çok ilginç evlilik yüzüklerine rastlanılmıştır.

    Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir adet olarak kaldı.

    3,14
    Katılımcı

    –> Peygamber efendimiz Sallallahü aleyhi vessellem, bekar yaşayın değil, evlenin diyor. Sorular sorulmadan cevabı veriyor.

    Soru:
    “Evlenen, imanın yarısını tamamlamış olur, kalan yarısı hakkında ise Allahtan korksun!” hadisini açıklar mısınız?
    Kullanıcı: sanahasret | Tarih: 26-Nisan-2011, Saat: 11:45:28

    Cevap:
    Değerli kardeşimiz;
    Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor:

    “Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı içinde Allah’a Karşı gelmekten sakınsın.’’ (Heysemi, Mecme’u’z Zevaid, No: 7310; Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239)

    Bir başka hadis-i şerifinde ise; “Allah kime dindar bir kadınla evlenmeyi nasip ederse, ona bu şekilde dininin yarısında yardım etmiş olur. Geriye kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten sakınsın” buyurmaktadır. (Suyuti, Camius Sağir, 2/932, No: 8730)

    Bu hadisler, özellikle dindar bir kadınla evlenmenin, Allah´ın emir ve yasaklarına uymaya yardımcı olduğuna ve fesadın önünde aşılmaz bir kale olduğuna işaret etmektedir. Kişinin dinini ifsâd eden çoğu zaman şehevi duygularıdır. Demek ki insan evlenmek suretiyle bunların fitnesinden kurtulmuş olur.

    şeref, iffet, izzetin ve her türlü faziletin kaynağı ailedir. Peygamberimizin de konu ile ilgili bir diğer hadisi şöyledir: “Ey Gençler! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur. Tenasül uzvunu zinadan alıkoyar. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü vardır.” (Ebu Davud, Nikâh,1; İbn-i Mace, Nikâh,1)

    Diğer taraftan, karı-koca arasındaki karşılıklı sevgi, Allah’ın varlığı ve birliğinin delili olarak da gösterilmektedir. Bu konuda şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın ayetlerinden biri de, kendileriyle kaynaşmanız için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymasıdır.” (Rum, 30/21) Başka bir ayette de, kadın ile erkeğin birbirlerine olan ihtiyaçları şöyle ifade buyrulmuştur: “Kadınlar sizin için, siz de onlar için bir libassınız.” (Bakara, 2/187) Çiftlerden her birinin ötekine elbise ve örtü olması, onu öğretmesi, şehvet duygularının açığa çıkıp kötü yollara düşmesini önlemesi olduğu gibi, her birisinin ötekisine muhtaç olup birbirini her bakımdan tamamlaması mânâsına da gelir. Soruda geöen hadis bunun en güzel örneğidir.

    Bir toplumda aile kurulmazsa, bu menfî durum toplumun ve insanlığın çözülmesi demektir. Bu açıdan insan için ailenin kurulması ve devamlılığını sağlamak, yaratılış gereği olarak en önemli vazifelerinden biridir. Evlenmeyen, aile ve çocuk sevgisi tatmayan kimseler genellikle başka insanlara da sevgi duyamazlar. Sevgi, saygı, merhamet, şefkat gibi yüksek duyguların kaynağı aile yuvasıdır. Bu güzel duygular ailede filizlenir ve yeşerir. Bazı kaba ruhlu yaşlı bekârların hırçınlıkları zalimce ve merhametsizce davranışları her zaman göze çarpar. şüphesiz bunun da istisnaları vardır. Bir aile içinde sevgiyi tatmayanlar, başkalarına değer vermesini de bilmezler. Eşi, kız kardeşi ve kızı olan bir kimse başka hanımların namus ve iffetlerini de kendi yakınlarınınki gibi değerli bilir ve saygı duyar. Başkalarının ırz ve namuslarına kötü gözle bakabilenler, gerçekte aile sevgisini tatmamış, aile disiplini kazanmamış birtakım hastalıklı tiplerdir.

    Çok enteresandır, şehvet sıkıştırmalarının etkisinde kalan ve zina yapma hayalleri kuran bir genç, durumu Peygamberimize (asm) arz ederek bu yolda ondan müsaade istedi. Efendimiz (asm), genci hem düşündüren hem de duygulandıran sorularla bu arzularından vazgeçirdi. Gencin, zina için izin istemesi üzerine orada bulunan ashab, bu durumu son derece şaşırtıcı karşıladı. Rasulullah (asm) ise onları teskin ederek gence “yaklaş” dedi. Genç, iyice yaklaşıp Peygamberimizin (s.a.v.) önüne oturunca, Peygamberimiz (asm) ona: “Bu arzu ettiğin şeyi annen hakkında ister misin?” dedi. Genç, “Hayır ya Rasulallah! Canım sana fedâ olsun, hiç böyle bir şey olur mu?” deyince, Efendimiz (asm): “Hiç kimse annesi için bunu istemez” buyurdu. Bundan sonra Peygamberimiz (asm) sıra ile gence; kızı olması halinde kızı için, kız kardeşi için, halası ve teyzesi için aynı şeyleri isteyip istemediğini sordu. Genç, önceki cevabını tekrarladı. Sonra Efendimiz (s.a.v.) elini şefkatle, gencin üzerene koyup şu duayı yaptı: “Allah’ım! Bunun günahını bağışla, kalbini temizle, namus ve iffetini koru.” Bundan sonra artık, gençte zina arzusu kalmadı.” (Müsned, 5/256-257)

    Aile mutluluğu, çocuk sevgisi ve cinsî zevk evlilik sorumluluğunu yüklenmenin dünyaya ait tatlı mükafâtlardır. Kadın-erkek beraberliğinin cennette de devam edeceği açıkça müjdelenmiştir. (bk. Yasin, 36/56)

    İki cinsin evlilik yolu ile birleşmesinin asıl gayesi sükûnet, huzur, güven ve yakınlıktır. Evlenme, insan hayatında bir dönüm noktası olarak ciddi, hukukî bir sözleşmedir, gelip geçici bir zevk ve eğlence değildir. İnsanla hayvanı birbirinden ayıran en belirgin çizgilerden biri cinsî hayatla ilgilidir. Hayvan, karşı cinsle ihtiyacını giderdikten sonra onu hemen terk eder. İnsan ise eşine sahip çıkar, onu korur, onunla her şeyini paylaşır. Bu da aile ve toplum hayatına vücut ve can verir.

    Aile, ferde sorumluluk duygusunu kazandırdığı, yalnızlık hissini yok ettiği için, onu daha kuvvetli bir şekilde hayata bağlamakta, neticede streslerden ve sıkıntılardan uzak tutmaktadır. Ailede paylaşılan değer ölçüleri de insanı hayata bağlamakta ve onun yaşama sevincini artırmaktadır. (bk. Aile ve Kadın, Sayı: 93, s. 16; Ahmet Coşkun, Kur’ani Hayat Dergisi, Ocak 12, 2010)

    Selam ve dua ile…
    Sorularla İslamiyet'ten alıntıdır.

    Allah herkese hayırlı eş nasib eylesin.

15 yanıt görüntüleniyor - 226 ile 240 arası (toplam 240)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.