Bir çok kenti gezen, sivil toplum kuruluşlarından, hapislerdeki tutuklularla Türk vatandaşlarına kadar bir çok temaslarda bulunan komisyon, Ludwigshafen yangını sonrası bu bölgede de incelemeler yaptı. 10 şubatta başlayan ve 6 gün süren temaslar sonucu oluşturulan rapor dün düzenlenen basın toplantısıyla resmen açıklandı.
Radyo multikulti'ye konuşan Insan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal raporda üç başlığın öne çıktığını kaydetti:
“Bu rapor üç başlık altında hazırlandı. Birincisi Federal Almanya’nın yasalaştırdığı göç yasasının insan hakları açısından oluşan ihlaller. İkincisi; Federal Almanya’daki cezaevlerinde bulunan yurttaşlarımızın durumu. Üçüncüsü ise tam da bizim Almanya’da bulunduğumuz günlere denk gelen Ludwigshafen yangını.”
Komisyon başkanı AK Parti Milletvekili Zafer Üskül özellikle yangınların teknik incelemesinin kendilerine ulaşmamış olmasından rahatsızlık duyulduğu ve yangının çıkış nedenlerinin biran evvel ortaya çıkartılması gerektiğinin altı çizildi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun Almanya raporunda, Ludwigshafen yangın faciasının, geçmişte yaşanan ırkçı saldırıları akla getirdiği ve Türk toplumunda korku ve endişeye yol açtığı belirtildi.
Akın Birdal, göç yasasıyla ilgili sorunları ve yangınlarla ilgili çekinceleri de ortaya koyduklarına şu sözlerle değindi:
“İnsan olmaktan kaynaklanan ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak ve özgürlüklerden herkesin eşit olarak yararlanması ilkesi ortada. Göç yasasının insan hakları açısından yarattığı trajik sonuçları örnekleriyle yetkililere ve ilgililere sunduk. Elbette entegrasyon önemli. Bu bugünden yarına olmazsa olmaz anlayışının bir dayatma olarak ve özelllikle yurttaşlarımıza yönelik ayrımcı bir dayatma olarak saptadık. “
Türkiye ve Almanya’nın tarihten gelen bir ortak geçmişi var. Bu geçmişte Türkiye’den ilk defa bir insan hakları komisyonu Almanya’ya gelerek burada yaşayan vatandaşlarının sorunlarını mercek altına aldı ve sonuçlarını bir rapor haline getirdi.
23 sayfalık raporda, ayrıca göç ve uyum yasası da eleştirilerek “Heyet, aile birleşimi kapsamında, Almanca dil zorunluluğunun döğru olmadığı görüşündedir” denildi.
Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik'in heyete verdiği brifingde, Almanya'nın Göç Yasasıyla ilgili olarak sergilediği siyasi tutum ve hedefin altında yatan prensiplere ilişkin olarak, “Türk temel kimlik sütunlarının, uyum süreci içerisinde 'kimliksizleştirme' üzerinden 'Almanlaştırmaya' vardırılmaya yönelik bir hedefin olduğunu” söylediği ifade edildi.
Komisyonun Türklerin bulunduğu cezaevlerinde de incelemelerde bulunduğu ifade edilen raporda, Tegel Cezaevi Müdürünün, cezaevlerinde dönüşümlü olarak, Show TV ve Kanal D yayını ile Kürt kökenli vatandaşların talebi üzerine Roj TV yayını yapıldığını söylediği bildirildi.
Tegel Cezaevi Yabancı Mahkum Temsilcisi Mehmet Sadık Aykol'un, cezaevinde yaşadıkları sorunları anlattığı ve Alper Karaca adlı Türk mahkumun 2 yıl önce hücresinde ölü bulunduğunu belirttiği vurgulandı.
Rapor Türkiye`de olduğu gibi Almanya`da da yetkili makamlara sunulacak. Sol parti federal milletvekili Prof. Hakkı Keskin de özellikle ırkçılık konusunda Almanya`nın ciddi biçimde uyarılması gerektiği görüşünü savundu.
Elbette akıllara takılan en önemli soru “Bu rapor tozlu raflara mı kalkacak yoksa siyasette tozu dumana mı katacak? “Hakkı Keskin raporun ayrıntılarının eline ulaştıktan sonra raporun unutulup gitmemesi için konunun takipçisi olacağının sinyalini verdi.
Kaynak: Erhan Merttürk, 28 Mart 2008
