Ben olaya geniş bir perspektiften bakıp bir yorum yapmak istiyorum ;
Amerika, İngiltere gibi değişim ve dönüşümünü ilerletmiş ( burada değişimden kastım tamamen karşı olduğum sömürgecilik zihniyeti ve küreselleşme adı altında dünyayı büyük bir köy haline getirme çabaları ) yaşadığı ikinci dünya savaşı buhranı sonrası toparlanmaya çalışan ve iş gücüne ihtiyacı olan Almanya'nın ” ne iş olsa yaparım abi ” zihniyetindeki insanlarımıza kapılarını açıp, hesabını kitabını yapmadan ülkelerine alarak onların emeklerinden yararlanma ve onları bir yandanda istihdam etmeleri. İlerici profil çizmeye çalışan ve biz moderniz havasında olan bir kaç Avrupa ülkesinden biri olan Almanya bir çok bilim adamı yetiştirmiş ve insanlık tarihinde yüzyıllarca okunup, tartışılacak şeylere imza atmış bir ülkedir. O kadar insanımızı sorgusuzca ülkesine alırken olacakları önceden tahmin etmişlerdir ancak kalkınabilmeleri için bu iş gücüne ihtiyaçları oldukları için sessizliklerini korumuşlardır. Toplumbilimsel olarak tahminlerinde sapmalar olmuştur ; örnekleri adapte olamayan insanlar, dil öğrenemeyen insanlar ; burada suç her iki milletindir, birincisi Almanya'nın adaptasyon sorununun teşhisini erken yapmaması ; ikincisi ağır iş gücünde her işin altından kalkabilen ancak kafa yormaya gelince bir adım geriden takip eden zihniyetteki insanlarımızdır. Amerika ve İngiltere dil konusunda yaptırım uygulamamakta, bildiğim kadarı ile Fransa ve diğer önemli Avrupa ülkeleride uygulamamakta. Bence Almanya birincil hedef olarak Türkiye'yi engelleme çabasında değildir ama yüzde olarak düşünürseniz büyük oranda Türkiye engellenmek istenmekte. Ben oylamada sınavı yapmanın doğru olduğu yönünde oy verdim ancak bir kaç arkadaşımızın ” Sınavı Almanyada yapıp, geçilemezse belli bir süre geri göndermek ” şeklindeki yorumu gayet mantıklıdır ve en doğru olan da budur. Ama göç yasalarının asıl amacı, artık sosyal imkanı sağlayan sosyo-liberal ekonomilerinin bunu kaldıramayacağını farketmeleri ve her zaman kendilerine yük getiren bu durumların yükünü azaltmalarıdır. Adaptasyon kısmı ise bir şekilde dillerini öğretmek ve endüstri devriminden sonra itilaf devletlerinin sıçrayışlarından geri kalmışlık sonucunu bir şekilde kendi lehlerine çevirme çabasıdır. Bazı arkadaşlarımız örnekler verdiler ; orada yaşanan adaptasyonsuzluklar. Almanlara bu konuda hak veriyoruz, kısmi olarak bende hak veriyorum ama bu kadarda ” baştan savma ” zihniyetide yanlıştır. Çünkü senelerce emeğinden yararlandıkları insanlara yardımcı olmak zorundadırlar, yeni gelenlerede daha makul sınırlar içerisinde uyum kuralları ve sistemi getirmeliler, örneğin sınavı almanyada yapıp kazanılmazsa geri gönderilmesi gibi. Daha yakın bir zamanda Fransada göçmenler bir çok araba yaktı, eylemler yaptı. Fransa başkanı Sarkozy ile aynı kafadan olan Merkel zaten yorumlarında dile getiriyorlar Türkiyeye ve Türk insanına bakış açısını. Almanya göçmen buhranı yaşıyor. Konu aslında çok geniş, konuşmak, tartışmak gerekir, kafa yormak gerekir… Ama ilginç de bir detay var… Türkiyede olan Almanya'ya, Almanya'da olan Türkiye'ye hasret…Giden gelene dur, gelen gidene dur demiyor. Herkes kendi yağında kavruluyor.
